26 Kasım 2010 Cuma

Türk Edebiyatı Almanca oldu

Altı yılda yirmi ciltlik Türk Edebiyatının seçilmiş örnekleri Almancaya çevrildi.

İstanbul’da Alman konsolosluğunda, Kalem Agency organizasyonu ile gerçekleştirilen toplantıda;  altı yılda 20 kitap tercüme ederek Alman kütüphanelerine Türk edebiyatını kazandıran proje sonlandığına dair bilgi verilmiştir. Toplantıya vakıf başkanı ve yardımcısı, kitapları yayınlayan yayınevi ve editörleri katılmıştır.
Basın toplantısından sonra yazarların da katıldığı bir topantı yapılmıştır. Toplantıya davetliler yanında Turizm Kültür Bakanlığındna bir yetki de katılmış ve proje hakkında görüşlerini iletmişlerdir. Proje sonlamış olsa da bu şekilde çalışmaların devam edeceği vurgulandı.
Proje, Robert Bosch Stiftung tarafından başlatılmış ve desteklenmiştir, editörler Erika Glassen ve Jens Peter Laut tarafından özenle seçilmiştir. Proje kapsamında 15 roman ve 5 antoloji ile modern Türk edebiyatının 150’den fazla yazarı tanıtılmaktadır. Bu dizi 1900 yılından günümüze kadar aralarında romanlar, öyküler ve şiirler bulunan Türk edebiyatının önemli eserlerini sunmaktadır. Yazarlar arasında Sabahattin Ali ve Yusuf Atılgan gibi klasikler, Türk edebiyatının önemli kadın temsilcilerinden Leylâ Erbil ve Adalet Ağaoğlu ve yine Murathan Mungan, Aslı Erdoğan ve Şebnem İşigüzel gibi daha genç ve çok genç isimlerin eserleri de vardır. Bu yazarların çoğu Almanya’da şimdiye kadar hiç tanınmıyordu. Türk Kütüphanesinin tüm metinleri Almancaya ilk defa tercüme edildi. Detaylıca kaleme alınmış sonsözler ve otobiyografiler, Alman okurlara yazarların önemini anlamaları ve bu eserleri kendi edebiyat tarihi içindeki yerleriyle bağlantılı olarak değerlendirmeleri bakımından yardımcı olmaktadır.
Editör Erika Glassen, eserlerin seçimine ilişkin bir soruyu şöyle açıklıyor: “Türk Kütüphanesi okuma keyfinin yanı sıra modern Türk Edebiyatının gelişimi ve çok yönlülüğü hakkında genel bir fikir de vermektedir. Türkologlar, Türk Edebiyatçıları, eleştirmenler ve okuyuculara son yüz yılın hangi yazarları ve romanlarını heyecan verici ve anlamlı bulduklarını ve Alman okurlarıyla paylaşılması gerektiğini düşündüklerini sorduk“.
Robert Bosch Stiftung, Türk Kütüphanesi ile, bizim kültürümüze uzun süredir dostane bağlarla bağlı ve vatandaşlarımızın iki milyondan fazlasının ana vatanı olan bir ülkenin kültürünü tanımak isteyen birçok insanın isteğine cevap vermiştir. Türk Kütüphanesi bu pencereyi açacak ve edebiyat aracılığıyla ülkeye onlarca yıldır damgasını vuran toplumsal, politik ve kültürel değişimler hakkında bir fikir verecektir.
Robert Bosch Stiftung Yönetim Kurulu Başkanı Dieter Berg, bu bağlantıyı, “Türk Kütüphanesi başlangıçtan beri okuma değeri son derece yüksek bir dizi olmaktan daha fazlasıydı. Toplumumuzun tüm katmanlarında gerçekleşen insani karşılaşmalar için, bildik ama içli dışlı olunmamış bir ülkenin kültürü ile pozitif bir yüzleşme için bir vesile olmuştur“, diye özetliyor.
Tarihi, sosyal ve kültürel bağlantıları gözler önüne seren gezici bir sergi, 8. sınıf sonrası öğrenciler için yardımcı ders malzemeleri ve Türkoloji öğrencileri için hazırlanmış eğitim kitapları seriyi tamamlamaktadır. Yazarların ve çevirmenlerin de katıldığı çok sayıda edebi-müzikal etkinlikler, Türk Kütüphanesini Almanya, Avusturya ve İsviçre’deki okuyucularıyla buluşturmuştur.

Fransa' da Türkiye mevsimi

Cité Internationale des Arts, Türkiye'den sanatçıları ağırlayacak

T.C. Kültür ve Dışişleri Bakanlıklarının himayesinde, İKSV tarafından düzenlenen "Fransa'da Türkiye Mevsimi" vesilesiyle yirmi yıllığına kiralanan "Türkiye Sanatçı Atölyesi", görsel sanatlar alanında çalışan sanatçılara Paris'te yaşama ve çalışma imkânı sunmaya devam ediyor.
Fransa'da Türkiye Mevsimi Görsel Sanatlar Koordinatörü Çelenk Bafra ile mevsim kapsamında "Entre-Deux" başlıklı bir sergiye imza atan SİMİT Derneği Başkanı Banu Dicle'nin geliştirdiği "Türkiye Atölyesi" kapsamında yirmi yıl boyunca Türkiye'den sanatçılar, Cité des Arts'ta kendilerine tahsis edilen atölyede yaşama, üretme, özel atölyelerden yararlanma ve yapıtlarını sergileme fırsatı bulacak. Cité des Arts'ın 4. katında yer alan 40 metrekarelik stüdyo, iki kişilik yatak odası, mutfak, banyo, sanatçı malzemeleri için mini depo ve atölyeden oluşuyor.
"Türkiye Atölyesi" 1 Temmuz 2009'dan bu yana, Ahmet Öğüt, Çınar Eslek, Aslı Çavuşoğlu, Bahar Oganer ve heykeltıraş eşi Ozan Oganer'i ağırladı. Çalışmalarını Brüksel ve İzmir'de yürüten genç sanatçı Gökçen Cabadan ise atölyenin Temmuz-Aralık 2010 dönemindeki konuğu.
2019 yılına dek kesintisiz devam edecek misafir sanatçı programından yararlanacak sanatçılar, 7 kişilik seçici kurul tarafından belirleniyor. Misafir sanatçı programına davet edilecek sanatçıların seçimi, İKSV Yurtdışı Projeler bölümü koordinasyonunda, açık çağrı sistemiyle yapılacak. Gelen başvurular arasından, her yıl 3 sanatçı, Ocak-Nisan, Mayıs-Ağustos, Eylül-Aralık olmak üzere 4 aylık dönemlerde misafir sanatçı seçilecek. Yılda 3 kez yapılacak açık çağrı sonucunda seçilecek sanatçılar, İKSV web sitesinden duyurulacak. Ocak-Nisan 2011 dönemi misafir sanatçı programına katılmak için başvurular, 20 Ekim Çarşamba gününden 14 Kasım Pazar gününe kadar kabul edilecek. Mayıs-Ağustos ve Eylül-Aralık dönemleri için başvuru tarihleri daha sonra açıklanacak.
Başvuru Şartları:
- TC vatandaşı olmak
- Başvuru tarihinde 35 yaşını doldurmamış olmak
- Daha önce Fransa'da bir kurumda bir aydan uzun süre misafir sanatçı programına (residency) katılmamış olmak
- Görsel sanatlar alanında faaliyet gösteriyor olmak
Başvuru için gerekli belgeler:
- PDF formatında sanatçı portfolyosu (İngilizce ve Türkçe)
- CV ve irtibat bilgileri (İngilizce ve Türkçe)
- Ocak-Nisan 2011 tarihleri arasındaki dört aylık süreçte Cite des Arts'ta yaşayıp çalışmasına engel olmadığını ve programa katılmaktaki amacını belirten niyet mektubu (-mümkünse- İngilizce ve Türkçe)
*Başvuru dosyaları, dosyaların toplam boyutu 8MB'ı geçmeyecek şekilde citedesarts@iksv.orgBu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir adresine gönderilmelidir.
Detaylı bilgi ve başvurular için:
İKSV - Yurtdışı Projeler
Deniz Ova
(0212) 334 07 54
citedesarts@iksv.org

İsmail Acar Sergisi

Çırağan Palace Kempinski Sanat Galerisi’nde İsmail Acar Sergisi

Çırağan Palace Kempinski Sanat Galerisi Aralık ayında Türk resim sanatının yaşayan en ünlü temsilcilerinden birini, İsmail Acar’ı ağırlıyor. Osmanlı’yı çağrıştıran sembollerin hemen hepsini eserlerine konu yapan sanatçı bu kez yepyeni bir çalışma, “Üç İstanbul” isimli sergiyle sanatseverlerin karşısına çıkıyor.
İslam sanatından Sultan portrelerine, Anadolu tanrılarından Osmanlı saraylarına uzanan geniş bir yelpazede birbirinden güzel eserler yaratan Acar ününü yurtdışında duyurmakla kalmadı, Türk kültürünün tanıtımında da önemli rol oynadı.
Eserleri Fransa’dan Japonya’ya birçok müzede sergilenen, koleksiyonlarda yer alan Acar, “Eklektik” ve “Doğu’nun İkonları” sergileriyle daha önce Çırağan’a konuk olmuştu.
“Üç İstanbul” temalı bu sergisi ise Doğu Roma, Osmanlı, Cumhuriyet ve 2023’e Geleceğe Mesajlar adı altında üçlemelerden oluşuyor. “Kentler yaşayan organizmalar gibidir, onları var eden kavramlar geçmişleridir”, diyen sanatçının 50 eserinden oluşan sergi, Saray’ın giriş katında 4 Ocak 2011’e kadar günün her saati ücretsiz olarak gezilebilir.
  • Çırağan Sohbetleri’nin 7 Aralık günkü konukları ise Abdullah Uçman ve Sema Uğurcan olacak. Saat 19:00’da Sanat Galerisi’nde gerçekleşecek
Etkinlikte serginin konusu İstanbul ile özdeşleşen isimlerden biri, Ahmet Hamdi Tanpınar anılacak.
Bilgi için: 0 212 327 00 12

15 Kasım 2010 Pazartesi

Ani Çelik Arevyan - Göründüğü Gibi Değil

29 Eylül 2010 – 9 Ocak 2011

İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi, Ani Çelik Arevyan’ın gündelik nesnelerden yola çıkarak yeni bir anlatım dili oluşturduğu ‘Göründüğü Gibi Değil’ başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. Gerçekliğin bilinmezliğine gönderme yapan Ani Çelik Arevyan’ın 29 Eylül 2010 tarihinde açılan ve 9 Ocak 2011 tarihine dek sürecek olan sergisinin küratörü Engin Özendes.

Sergi, doğa ve objelerin yalın detayları ya da birlikteliklerinden oluşan bir yorumlar zincirinin görsellerini içeriyor. Sanatçı, fotoğraflarıyla insan, doğa ve hayattan oluşan bütünün, ancak kendini gösterdiği ve bizim gördüğümüz, anladığımız, algıladığımız kadar olduğunu vurguluyor. Gerçeği aramayı ve yargılamayı değil, yorumuyla farkındalığı sağlamayı amaçlıyor.

Arevyan, insan, hayat ve doğadan oluşan “bütünün içinde yer alırken”, kişinin kendini düşünmesini istediğini belirtiyor: “Bazen sevinçlerimizi, bazen üzüntülerimizi yani duygularımızı da ‘örtmek’ zorunda kalabiliriz. Tıpkı örtünmek gibi. Aslında işte tam da burada gördüğümüz, başkaları tarafından bize gösterilen ve bizim algıladığımız şekil/durum/hal göründüğü gibi olmayabilir.”

Ani Çelik Arevyan, birbirinden tamamen farklı ortamlarda ve ışıkta çekilmiş, gündelik hayatın yaşamsal, sıradan nesnelerinden oluşan fotoğraflarında, “Baktıklarımız, gördüklerimiz ve yaşadıklarımızın, yakından da bakılsa, uzaktan da bakılsa göründüğü gibi olmadığını” gösteriyor.

Serginin küratörü Engin Özendes, günümüzde çağdaş sanatçıların yaratılarının günlük yaşamdan, sosyal ve politik durumlardan beslendiğini, sunmak istediklerini zaman zaman sıradan nesneleri kullanarak da ortaya koyduklarını belirterek, “Ani Çelik Arevyan’ın fotoğraflarında, gündelik hayatta kullanılan yaşamsal nesneler yer almaktadır. Arevyan’ın bu soyut ve minimalist sergisinin fotoğraflarında hem bir karmaşa hem de bir sadelik var. Aslında her şey tanıdık gibi görünse de, farklı bir yorumla, farklı bir anlatım oluşturulmuş. Arevyan’ın yapıtları, doğa ve objelerin birliktelikleriyle yaratılmış bir yorumlar zincirinin görsellerinden oluşmaktadır. Her izleyici kendince yorumlayabilir” diyor.

Görüneni anlayabilmek, insanın kendi içinde
İmajların birbirini tamamlayarak bir araya gelip yeniden bir bütünü oluşturduğunu belirten Ani Çelik Arevyan, “Bütün içinde yer alırken, görünmeyenin karşıtlığının ya da paralelliğinin dışa yansımalarının bir sonucu olarak, belki de gördüklerimizin, gösterdiklerimizin göründüğü gibi değil. Görüneni anlayabilmek, bütün karmaşıklığı ve sadeliğiyle insanın kendi içinde” diyor.

Sergideki fotoğraflarda da bu karmaşa ve sadeliğin olduğuna değinen Arevyan, “Bir yandan karışık, bir yandan da yalın ve sade ve net görüntüler. Anlatımı oluştururken kullandığım nesnelerin formları, birbirinin benzeri gibi görünseler de aynı değildir, insanlar gibi. Tekrar gibi görünseler de tekrarı değildir, yaşam gibi. Ancak bir sürekliliği ifade ederler; tıpkı yaşam gibi, tıpkı insanlar gibi” görüşünü dile getiriyor.

Herkesin kendi bakış açısı, doğrusu, haklılığı, gerçeği olduğu için, kimine ters gelen bir durum ötekine anlamlı ve gerçek olabiliyor. Sanatçı, görünmeyenin karşıtlığı ya da paralelliğini, fotoğraflarında ters/düz, uyum/uyumsuzlukla ve devinimle yansıtıyor.

“Beni çevreleyen düşünceleri, oluşturduğum izlenimleri yeniden tasarlayarak, yorumlayarak görünür hale getiriyorum” diyen Ani Çelik Arevyan’ın 20 yıl boyunca giydiği, yaşattığı giysileri, içlerinde insan olmadığı halde, hem insanı çağrıştırıyor hem de bir silueti. Sergide yer alan 187 giysi, “olduğu gibi değil”; birer soyut görüntüye dönüşüyor, bir binaya, şehir görüntüsüne, gök taşına ya da ruhu olan bir bedene benziyor.

Parçaları bir araya getirerek daha büyük bir bütün meydana getirdiğini söylüyor Arevyan: “Bu da hayatı anlatıyor bir anlamda. Aslında yaşamak da öyle değil mi? Detayları bir araya getirerek daha büyük bir resim, bir “bütün” oluşturmuyor muyuz hayatımız boyunca...”

Sabun köpükleri serginin son cümlesi
Fotoğraflarında farklı bir yorum, farklı bir bakış açısı olduğunu vurguluyor: “Aslında her şey tanıdık! Ama yorumu farklı yani doğa bildiğimiz durumuyla, ağaçlar çingene pembesi dikdörtgen dallı veya bulutlar köşeli değil. Ben gördüklerimizi farklı gördüm.”

“Sabun köpükleri” de sergideki fotoğrafların son cümlesi sayılır. “Köpükler gibi, renkler, şekiller ve ışık da sanki sürekli değişmekte. Hafiflikleri ve ağırlıkları, bir anda varken aniden yok olmakta. Tam da göründüğü gibi değil... Tıpkı yaşam gibi, tıpkı gördüklerimiz gibi...”

4 Kasım 2010 Perşembe

Kutluğ Ataman- İçimdeki Düşman





10 Kasım 2010 - 6 Mart 2011

İstanbul Modern, çağdaş sanatın uluslararası alandaki en önemli isimlerinden Kutluğ Ataman’ın en kapsamlı sergisini açıyor. İçimdeki Düşman başlıklı sergi sanatçının video enstalasyonlarını bir araya getiriyor.

Kutluğ Ataman, çağdaş sanat alanındaki ilk büyük çıkışını 1997 yılında katıldığı Uluslararası İstanbul Bienali ile yaptı. Sanatçı bundan sonra kariyerini uluslararası alanda gösterdiği başarılar ve dünyanın sayılı müze ve bienallerinde düzenlediği sergilerle geliştirdi. Aldığı büyük ödüller, hakkında çıkan kitaplar, çalışmalarındaki sosyal ve politik duyarlılık Türkiye sanat ortamında da kendisine haklı bir ün ve tanınırlık kazandırdı. Buna karşılık Ataman Türkiye’de çok az sayıda çalışmasını sergileyebildi. İstanbul Modern’de gerçekleştirilecek olan sergi, İstanbul doğumlu sanatçının neredeyse 13 yıllık uluslararası kariyerinin ardından eve dönüşünü kutlayan bir orta kariyer sergisi olarak hazırlanıyor. Sergi, Kutluğ Ataman’ın daha önce Avrupa’da gösterilmemiş bir projesinin de aralarında bulunduğu 11 çalışmasına yer veriyor.

İçimdeki Düşman’da sanatçının 11 tane önemli çalışması yer alacak: Peruk Takan Kadınlar (1999), Ruhuma Asla (2001), Bu Bir Fasit Daire (2002), 99 İsim (2002), Veronica Read’in 4 Mevsimi (2002), Stefan’ın Odası (2004), Tanıklık (2006), Cennet (2006), Türk Lokumu (2007) ve fff  (2006-9). Bunlardan başka, Thomas Dane Gallery ve 29. Sao Paulo Bienali 2010 tarafından desteklenen Dilenciler (2010) adlı yeni ve önemli bir çalışma Avrupa’da ilk kez izleyicilere sunulacak.

Serginin küratörlüğünü İstanbul Modern Şef Küratörü Levent Çalıkoğlu yapıyor.

Kutluğ Ataman’ın Sanatı Hakkında:

Kutluğ Ataman, video ve film çalışmalarında marjinal bireylerin yaşamlarını konu edinir. Filmlerine merkez aldığı kişiler saplantılarını, mikro ve makro iktidar ile kurdukları ilişkileri, bilinçaltı sorunlarını ya da cinselliklerini açık sözlülükle dile getirir, ifşa ederler. Ataman çalışmalarında bu bireyleri tercih etme nedenini şöyle açıklar: “Benim yaptığım, bu insanları gösterip işi şova dönüştürmek değil. Beni o kişiyle çalışmaya iten tek neden, onda kendimi görmem oluyor.”

Sanatçı çoğunlukla dokümanter film izlenimi sunan çalışmalarında gerçek ile kurgu arasında gidip gelen bir anlatımı tercih eder. Bireylerin, anlattıkları hikâyeler ile kimliklerini nasıl dışavurduklarını, buna karşılık her anlatımda kimliklerini nasıl yıkıp yeniden inşa ettiklerini sorunsallaştırır.

Ataman, bireyi merkeze koyan çalışmalarıyla kimlik politikalarının genelleyici yapısına bir alternatif sunarken, tarih yazımı, toplumsal/kişisel kimlik, bellek, çoğulluk, mit, oyun ve iktidar gibi çağdaş sanatın merkezindeki önemli konuları birbirine bağlar.

Çalışmalarının merkezinde yer alan kişilerin ifadeleri akademik, kurumsallaştırılmış ve değişmez bir tarihin temsili üzerinden değil de, kişisel mitler ve maskeleme, perdeleme gibi esnek eylemler ile ortaya çıkar. Bu bireyler, kendi hikâyelerini sözlü olarak aktarırken dilin dışavurum kolaylığını ve inandırıcılığını görünür kılarlar. Sanatçı video çalışmalarını sadece görsel bir aktarım olarak değil, enstalasyon-heykel formuna dönüşen bir ekran düzeni ile biçimlendirir.

Kutluğ Ataman kimdir?

1961, İstanbul doğumlu olan sanatçı, Londra, İslamabat ve İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor.

Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra, Mimar Sinan Üniversitesi sinema televizyon bölümü ve Sorbonne Üniversitesi sinema bölümünde eğitim gördü. Los Angeles Santa Monica College’dan sanat ve sosyal bilimler ön lisans diploması aldı.

Lisans diplomasını, Los Angeles’taki California Üniversitesi’nden (UCLA) aldı ve daha sonra güzel sanatlar yüksek lisans eğitimine yine California Üniversitesi’nde devam etti.

Kutluğ Ataman kariyeri boyunca, Documenta (2002), Berlin (2001), São Paulo (2002), İstanbul (1997, 2003, 2007), Venedik (1999) bienalleri ve Tate Trienali’nin (2003) aralarında olduğu birçok uluslararası sergide yer aldı. Ayrıca National Museum of 21st Century Arts, Roma (2010); Whitechapel Gallery, Londra (2010); 2009 Kültür Başkenti, Linz (2009); Thomas Dane Gallery, Londra (2009); Ludwig Museum, Köln (2009); Lentos Museum, Avusturya (2009); Vancouver Art Gallery, Kanada (2008); The Orange County Museum of Art, California (2007); MuHKA, Belçika (2006); Artangel, Londra (2005); Museum of Contemporary Art, Sydney (2005); Serpentine Gallery, Londra (2002); Copenhagen Contemporary Art Centre, Danimarka (2002) gibi önemli galeri ve müzelerde de kişisel sergiler açmıştır. Sanatçının çalışmaları MoMA, New York; Thyssen-Bornemisza Art Contemporary, Viyana; Dimitris Daskalopoulos Koleksiyonu, Atina ve Carnegie Museum, Pittsburgh başta olmak üzere birçok önemli koleksiyonda yer almaktadır. Sinema alanında ise ulusal ve uluslararası arenada filmleri gösterilen Kutluğ Ataman, Londra ve Moskova film festivallerinde yarışmıştır. 2009 yılında Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin jüri başkanlığını üstlenmiştir.

3 Kasım 2010 Çarşamba

Dancing Queen!

'Dancing Queen' Gösterisi


Pop’un harika çocukları Abba’nın zamana meydan okuyan klasiklerini ve Broadway müzikali Mamma Mia’nın inanılmaz başarısını kutlayan bu gözalıcı yapım, bütün seyircileri eğlenceyle dopdolu bir partiye davet ediyor.

Tarih : 4-5-6 Kasım 2010 7 Kasım 2010
Saat : 21:00 15:00
Yer : Türker İnanoğlu Maslak Show Center

Şehir : İstanbul Avrupa

Son derece enerjik şarkıcı ve dansçılardan oluşan sanatçı kadrosu, muhteşem kıyafetleri ve başdöndüren koreografisiyle bu tempolu müzikal fantezi, aralarında Money Money Money, Fernando, Voulez Vous, Take a Chance ve daha birçok Abba hitinin de bulunduğu efsanevi Broadway yapımlarından parçaları seyirciyle buluşturuyor.

İnanılmaz yetenekli 4 şarkıcı ve 16 dansçıdan oluşan bir kadro tarafından sergilenen gösteride aynı zamanda 70’lerin ünlü parti klasiklerinden bir potpori ve unutulmaz “Cumartesi Gecesi Ateşi” (Saturday Night Fever) filminin önemli sahnelerinden göz alıcı bir derleme de sahneleniyor.

Tüm seyircilerin, gösterinin coşkusuyla dans edip şarkılara eşlik edeceği bu muhteşem gösteri için içinizdeki ateşi yakın, dans ayakkabılarınızı giyin ve….

Tüm zamanların en büyük partisi için hazırlanın!


Mekan: Türker İnanoğlu Maslak Show Center
Adres: Büyükdere Caddesi Derbent Mevkii (Darüşşafaka Kampüsü Yanı) 34457 MASLAK –Sarıyer – İstanbul
Telefon: 0 212 286 6686
Fiyat: 1. Kategori: 100,00 TL
2. Kategori: 80,00 TL
3. Kategori: 60,00 TL
4. Kategori: 40,00 TL

'Profesyonel' sahnede!

  'Profesyonel' Tiyatro Oyunu



Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelenen, dünyaca ünlü Sırp yazar Duşan Kovaçevic’in Profesyonel adlı oyun, Yugoslavya’daki büyük dönüşümden önceki ve sonraki toplumsal-politik yaşamı, bir entelektüelin yaşamöyküsü içinde, kara komedi türünde ve ironik bir üslupla anlatıyor.

Tarih : 8 Kasım 2010

Saat : 20:30

Yer : ENKA İbrahim Betil Oditoryumu

Şehir : İstanbul Avrupa

Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelenen, dünyaca ünlü Sırp yazar Duşan Kovaçevic’in Profesyonel adlı oyunu; Yugoslavya’daki büyük dönüşümden önceki ve sonraki toplumsal-politik yaşamı, bir entelektüelin yaşamöyküsü içinde, kara komedi türünde ve ironik bir üslupla anlatıyor.

Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği, Bülent Emin Yarar, Yetkin Dikinciler, Gülen Çehreli ve Cenap Oğuz’un sahne aldığı oyun; 8 Kasım 2010 Pazartesi akşamı saat 20:30’da ENKA İbrahim Betil Oditoryumu’nda sanatseverlerle buluşuyor.

Yazan: Duşan Kovacevic
Çeviren: Başar Savuncu, Bilge Emin
Yöneten: Işıl Kasapoğlu
Dekor Tasarım: Nurettin Özkönü
Giysi Tasarım: Gülümser Erigür
Işık Tasarım: İ. Önder Arık
Müzik: Cenap Oğuz
Rol Dağılımı: Bülent Emin Yarar, Yetkin Dikinciler, Gülen Çehreli, Cenap Oğuz



Mekan: Enka Oditoryum
Adres: Enka Vakfı, Sadi Gülçelik Spor Sitesi, İstinye
Tel: (0212) 276 05 45

'Bilinç, Boşluk ve Mekan' Yeşim Uluçay Resim Sergisi

Tarih : 27 Ekim - 27 Kasım 2010

Yer : Mac Art Gallery

Şehir : İstanbul Avrupa

Mac Art Gallery genç sanatçı Yeşim Uluçay’ın Bilinç, Boşluk ve Mekan adlı ilk kişisel sergisini 27 Ekim'de izleyici ile buluşturuyor.

Sanatçının eserlerinde; mimari algı ile geometrik soyut bir düzende, düz ve yatay çizgilerin, renk alanlarının ve yoğun boyanın egemen olduğu minimal estetiğe dönüşen yorum, resimlerin dilini oluşturmaktadır. Aynı zamanda, yalın ve indirgenmiş bir görünüme sahip mekansal unsurlar, mimari kurgu, bilinç ve boşluk mekan ilişkisine adanmıştır. Zamana dair bir mekana yön veren temel bir eleman olarak tamamlayıcı nitelik taşımaktadır. ”
Yeşim Uluçay’ın eserlerinden oluşan sergi 27 Ekim -27 Kasım 2010 tarihleri arasında Pazar hariç her gün 10:00 -19:00 arası izlenebilir.


Mekan: Mac Art Gallery
Adres: Mim Kemal Öke Cad. No: 23/3-4 Nişantaşı Şişli
Telefon: 212-343 85 40

Işık Salı

15 Haziran 2010, İstanbul; Avusturyalı sanatçı Waltraut Cooper tarafından oluşturulan “Işık Salı” isimli eser, Borusan Güç Sistemleri, Avusturya Kültür Ofisi, Enerjisa, İDO, Herber-Hausner ve Sobolak işbirliğinde Sütlüce’de bulunan Haliç Kültür ve Kongre Merkezi önünde yerini almaya hazırlanıyor. İstanbul’un “altın boynuzu” Haliç’i,
ışıkların büyüsünün sergilendiği bir açık hava sergi mekanı haline getirecek projenin açılışı, 23 Haziran 2010 tarihinde, Viyana Belediye Başkanı Renate Brauner tarafından gerçekleştirilecek. Açılış töreni, yine Haliç Kültür ve Kongre Merkezi’nde, Uluslararası İstanbul Müzik Festivali kapsamında gerçekleşecek Viyana Senfoni Orkestrası konseri ile daha da büyük anlam kazanacak.

Birbirine ışık direkler ile bağlanan, 25 saldan oluşan “Işık Salı” isimli eserde, salların her biri mavi ya da yeşil ışık ile ışıklandırılıyor. Bu şekilde yazılı bir mesaj, öncelikle bir seri sayıya ve sonrasında da estetik bir objeye dönüşüyor. Eser Aralık ayına kadar Haliç’te kalacak.


Mekan: Haliç Kongre Merkezi
Adres: Sütlüce Mah. Karaağaç Cad.
İl/ilçe: İstanbul / Beyoğlu
Telefon: (0212) 311 11 11

Contemporary Istanbul 5. yılında

 

 

Contemporary Istanbul 5. yılında 373 sanatçının 2 bin eserini bir araya getiriyor

Türkiye'nin en büyük çağdaş sanat etkinliği unvanına sahip Contemporary Istanbul, 5. yılını 25 - 28 Kasım tarihleri arasında, Akbank Private Banking sponsorluğunda, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonları'nda kutlayacak. Uluslararası çağdaş sanat dünyası ve Türk sanatseverlerin merakla beklediği etkinlikte, yurtdışından 37 Türkiye'den 43 galeri bir araya gelirken, toplam 373 sanatçının 2 bin eseri yer alacak.
Bu yıl beşincisi gerçekleştirilecek olan Contemporary İstanbul, Türkiye’de bugüne kadar yapılan en geniş kapsamlı “çağdaş sanat etkinliği”nden biri olarak İstanbul’un kültürel ve sanatsal yaşamını dünyaya açmaya devam ediyor. Akbank Private Banking ana sponsorluğunda düzenlenecek olan Contemporary Istanbul, 25-28 Kasım tarihinde Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Rumeli Salonu’nda gerçekleşecek. Türkiye’de çağdaş sanatı geniş kitlelere yaymak ve İstanbul’u Çağdaş Sanat Merkezi haline getirmek hedefiyle 5 yıl önce yola çıkan Contemporary Istanbul, yurtdışından ve yurtiçinden pek çok galeriyi ve sanatçıyı bir araya getirerek İstanbul’un dünyanın önemli sanat merkezleri arasında olması için önemli adımlar attı.  Etkinlikte bu sene 14 ülkeden 80 galeri, 373 sanatçı ve 2 bine yakın eser yer alacak. Hem ulusal hem de uluslararası basının yoğun ilgisiyle karşılan Contemporary Istanbul çeşitli yayın mecraları ile tüm dünyadan 12 milyon sanatsevere ulaşma fırsatı bulacak.
Contemporary İstanbul, etkinlik süresince ve sonrasında tüm yıla yayılan konferanslar, sergilerle yerli ve yabancı sanatçıların eserlerini sanatseverler ile tüm yıl boyunca buluşturan bir etkinlik olmayı başardı.  İstanbul ve Berlin’de “Dialogues” adı altında gerçekleşen ve bu yıl da 30 Ekim’de Akademie der Kunste işbirliği ile Berlin’de ve Aralık’ta İstanbul’da gerçekleşmesi planlanan konferanslara ek olarak Contemporary İstanbul “Çağdaş Sanat Buluşmaları” adı altında yeni bir konferans dizisiyle Türkiye’nin diğer kentlerine açıldı. İzmir, Adana,  Bursa ve son olarak da Ankara’da Çağdaş Sanat Buluşmaları / Estetik – Değer - Tutku başlığı altında konferanslar düzenledi.  Her yıl farklı kentlerde planlanan bu etkinlikle çağdaş sanata olan ilginin yurt çapına yayılmasında ve farkındalığın artmasına önemli katkıları sağlanması amaçlanmakta, ülkemizde sanatsever kitlenin ve koleksiyonerliğin artmasına destek sağlanmaktadır.
Türkiye’nin en büyük çağdaş sanat etkinliği unvanına sahip Contemporary Istanbul’un 5. yılında sanatseverleri büyük sürprizler bekliyor. Yurtdışından 37,  Türkiye’den 44 galerinin toplam 15 ülkenin bir arada olacağı Contemporary Istanbul, Berlin Galeriler Birliği ile bu sene de işbirliğine gidiyor.  Bu işbirliği kapsamında, çağdaş sanatın Berlin’deki en önemli temsilcileri İstanbul’da olacak.
Yeni Ufuklar: İran
Her yıl farklı ülkelerden sanatçıları ağırlayan Contemporary Istanbul’da geçen sene Yeni Ufuklar bölümünde Suriyeli sanatçıların eserlerine yer verildi. 5. yılında ise Yeni Ufuklar: İran gerçekleştirilerek İranlı ve İran dışından İran sanatını sergileyen galeriler ve sanatçılar İstanbul’da ağırlanacak. Etkinlikte yer alacak İranlı galeriler arasında Etemad,  Asar, Xerxes ve Rose Issa Projects var.  Farhad Ahrarnia, Reza Derakhshani, Monir Farmanfarmaian, Parastou Forouhar, Taraneh Hemami, Alireza Adambakan, Samira Alikhanzadeh eserleri sergilenecek İranlı sanatçılar arasında yer alıyor. Contemporary Istanbul’un Videocube alanında da İran’dan ve Çağdaş Arap Sanayı Dünyası’ndan sanatçılar yer alacak.
Ermeni Sanatçılarla Buluşma
Sanatseverleri bekleyen bir diğer sürpriz ise Contemporary Istanbul’da bölgesel sanatı desteklemek için Ermeni sanatçıların davet edilmiş olması. Karen Aghamyan, Tigran Kirakosyan, Felix Eghiazaryan gibi Ermeni çağdaş sanatının önemli temsilcileri Contemporary İstanbul’un davetiyle çağdaş sanat eserlerini İstanbul’da sergileyecekler.
Edge of Arabia
Contemporary Istanbul, yeni dalga Çağdaş Suudi Sanatı’nın en önemli temsilcilerini bir araya getiren Edge of Arabia ile iş birliğine gidiyor. Edge of Arabia gezici sergisi ilk kez İstanbul’a geliyor. Edge of Arabia, Contemporary Istanbul 2010’a özel bir stant ile katılarak sempozyumlara ve özel sanat enstalasyonlarına da ev sahipliği yapacak.
Çağdaş sanatla ilgili söylemin ve sanatın tüm boyutlarını daha geniş kitlelere ulaştırmayı amaçlayan Contemporary İstanbul yeni bir dergiyi yayın hayatına soktu.  Kasım ayında 3. sayısı çıkacak olan ICE (Istanbul Contemporary, etc.) Türkçe ve İngilizce yayınlanan, İstanbul kaynaklı bir dünya dergisi olmayı hedeflemekte; içeriği ve tasarımıyla ilk sayısıyla birlikte yakaladığı başarılı çizgiyi devam ettirmektedir.