26 Kasım 2010 Cuma

Türk Edebiyatı Almanca oldu

Altı yılda yirmi ciltlik Türk Edebiyatının seçilmiş örnekleri Almancaya çevrildi.

İstanbul’da Alman konsolosluğunda, Kalem Agency organizasyonu ile gerçekleştirilen toplantıda;  altı yılda 20 kitap tercüme ederek Alman kütüphanelerine Türk edebiyatını kazandıran proje sonlandığına dair bilgi verilmiştir. Toplantıya vakıf başkanı ve yardımcısı, kitapları yayınlayan yayınevi ve editörleri katılmıştır.
Basın toplantısından sonra yazarların da katıldığı bir topantı yapılmıştır. Toplantıya davetliler yanında Turizm Kültür Bakanlığındna bir yetki de katılmış ve proje hakkında görüşlerini iletmişlerdir. Proje sonlamış olsa da bu şekilde çalışmaların devam edeceği vurgulandı.
Proje, Robert Bosch Stiftung tarafından başlatılmış ve desteklenmiştir, editörler Erika Glassen ve Jens Peter Laut tarafından özenle seçilmiştir. Proje kapsamında 15 roman ve 5 antoloji ile modern Türk edebiyatının 150’den fazla yazarı tanıtılmaktadır. Bu dizi 1900 yılından günümüze kadar aralarında romanlar, öyküler ve şiirler bulunan Türk edebiyatının önemli eserlerini sunmaktadır. Yazarlar arasında Sabahattin Ali ve Yusuf Atılgan gibi klasikler, Türk edebiyatının önemli kadın temsilcilerinden Leylâ Erbil ve Adalet Ağaoğlu ve yine Murathan Mungan, Aslı Erdoğan ve Şebnem İşigüzel gibi daha genç ve çok genç isimlerin eserleri de vardır. Bu yazarların çoğu Almanya’da şimdiye kadar hiç tanınmıyordu. Türk Kütüphanesinin tüm metinleri Almancaya ilk defa tercüme edildi. Detaylıca kaleme alınmış sonsözler ve otobiyografiler, Alman okurlara yazarların önemini anlamaları ve bu eserleri kendi edebiyat tarihi içindeki yerleriyle bağlantılı olarak değerlendirmeleri bakımından yardımcı olmaktadır.
Editör Erika Glassen, eserlerin seçimine ilişkin bir soruyu şöyle açıklıyor: “Türk Kütüphanesi okuma keyfinin yanı sıra modern Türk Edebiyatının gelişimi ve çok yönlülüğü hakkında genel bir fikir de vermektedir. Türkologlar, Türk Edebiyatçıları, eleştirmenler ve okuyuculara son yüz yılın hangi yazarları ve romanlarını heyecan verici ve anlamlı bulduklarını ve Alman okurlarıyla paylaşılması gerektiğini düşündüklerini sorduk“.
Robert Bosch Stiftung, Türk Kütüphanesi ile, bizim kültürümüze uzun süredir dostane bağlarla bağlı ve vatandaşlarımızın iki milyondan fazlasının ana vatanı olan bir ülkenin kültürünü tanımak isteyen birçok insanın isteğine cevap vermiştir. Türk Kütüphanesi bu pencereyi açacak ve edebiyat aracılığıyla ülkeye onlarca yıldır damgasını vuran toplumsal, politik ve kültürel değişimler hakkında bir fikir verecektir.
Robert Bosch Stiftung Yönetim Kurulu Başkanı Dieter Berg, bu bağlantıyı, “Türk Kütüphanesi başlangıçtan beri okuma değeri son derece yüksek bir dizi olmaktan daha fazlasıydı. Toplumumuzun tüm katmanlarında gerçekleşen insani karşılaşmalar için, bildik ama içli dışlı olunmamış bir ülkenin kültürü ile pozitif bir yüzleşme için bir vesile olmuştur“, diye özetliyor.
Tarihi, sosyal ve kültürel bağlantıları gözler önüne seren gezici bir sergi, 8. sınıf sonrası öğrenciler için yardımcı ders malzemeleri ve Türkoloji öğrencileri için hazırlanmış eğitim kitapları seriyi tamamlamaktadır. Yazarların ve çevirmenlerin de katıldığı çok sayıda edebi-müzikal etkinlikler, Türk Kütüphanesini Almanya, Avusturya ve İsviçre’deki okuyucularıyla buluşturmuştur.

Fransa' da Türkiye mevsimi

Cité Internationale des Arts, Türkiye'den sanatçıları ağırlayacak

T.C. Kültür ve Dışişleri Bakanlıklarının himayesinde, İKSV tarafından düzenlenen "Fransa'da Türkiye Mevsimi" vesilesiyle yirmi yıllığına kiralanan "Türkiye Sanatçı Atölyesi", görsel sanatlar alanında çalışan sanatçılara Paris'te yaşama ve çalışma imkânı sunmaya devam ediyor.
Fransa'da Türkiye Mevsimi Görsel Sanatlar Koordinatörü Çelenk Bafra ile mevsim kapsamında "Entre-Deux" başlıklı bir sergiye imza atan SİMİT Derneği Başkanı Banu Dicle'nin geliştirdiği "Türkiye Atölyesi" kapsamında yirmi yıl boyunca Türkiye'den sanatçılar, Cité des Arts'ta kendilerine tahsis edilen atölyede yaşama, üretme, özel atölyelerden yararlanma ve yapıtlarını sergileme fırsatı bulacak. Cité des Arts'ın 4. katında yer alan 40 metrekarelik stüdyo, iki kişilik yatak odası, mutfak, banyo, sanatçı malzemeleri için mini depo ve atölyeden oluşuyor.
"Türkiye Atölyesi" 1 Temmuz 2009'dan bu yana, Ahmet Öğüt, Çınar Eslek, Aslı Çavuşoğlu, Bahar Oganer ve heykeltıraş eşi Ozan Oganer'i ağırladı. Çalışmalarını Brüksel ve İzmir'de yürüten genç sanatçı Gökçen Cabadan ise atölyenin Temmuz-Aralık 2010 dönemindeki konuğu.
2019 yılına dek kesintisiz devam edecek misafir sanatçı programından yararlanacak sanatçılar, 7 kişilik seçici kurul tarafından belirleniyor. Misafir sanatçı programına davet edilecek sanatçıların seçimi, İKSV Yurtdışı Projeler bölümü koordinasyonunda, açık çağrı sistemiyle yapılacak. Gelen başvurular arasından, her yıl 3 sanatçı, Ocak-Nisan, Mayıs-Ağustos, Eylül-Aralık olmak üzere 4 aylık dönemlerde misafir sanatçı seçilecek. Yılda 3 kez yapılacak açık çağrı sonucunda seçilecek sanatçılar, İKSV web sitesinden duyurulacak. Ocak-Nisan 2011 dönemi misafir sanatçı programına katılmak için başvurular, 20 Ekim Çarşamba gününden 14 Kasım Pazar gününe kadar kabul edilecek. Mayıs-Ağustos ve Eylül-Aralık dönemleri için başvuru tarihleri daha sonra açıklanacak.
Başvuru Şartları:
- TC vatandaşı olmak
- Başvuru tarihinde 35 yaşını doldurmamış olmak
- Daha önce Fransa'da bir kurumda bir aydan uzun süre misafir sanatçı programına (residency) katılmamış olmak
- Görsel sanatlar alanında faaliyet gösteriyor olmak
Başvuru için gerekli belgeler:
- PDF formatında sanatçı portfolyosu (İngilizce ve Türkçe)
- CV ve irtibat bilgileri (İngilizce ve Türkçe)
- Ocak-Nisan 2011 tarihleri arasındaki dört aylık süreçte Cite des Arts'ta yaşayıp çalışmasına engel olmadığını ve programa katılmaktaki amacını belirten niyet mektubu (-mümkünse- İngilizce ve Türkçe)
*Başvuru dosyaları, dosyaların toplam boyutu 8MB'ı geçmeyecek şekilde citedesarts@iksv.orgBu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir adresine gönderilmelidir.
Detaylı bilgi ve başvurular için:
İKSV - Yurtdışı Projeler
Deniz Ova
(0212) 334 07 54
citedesarts@iksv.org

İsmail Acar Sergisi

Çırağan Palace Kempinski Sanat Galerisi’nde İsmail Acar Sergisi

Çırağan Palace Kempinski Sanat Galerisi Aralık ayında Türk resim sanatının yaşayan en ünlü temsilcilerinden birini, İsmail Acar’ı ağırlıyor. Osmanlı’yı çağrıştıran sembollerin hemen hepsini eserlerine konu yapan sanatçı bu kez yepyeni bir çalışma, “Üç İstanbul” isimli sergiyle sanatseverlerin karşısına çıkıyor.
İslam sanatından Sultan portrelerine, Anadolu tanrılarından Osmanlı saraylarına uzanan geniş bir yelpazede birbirinden güzel eserler yaratan Acar ününü yurtdışında duyurmakla kalmadı, Türk kültürünün tanıtımında da önemli rol oynadı.
Eserleri Fransa’dan Japonya’ya birçok müzede sergilenen, koleksiyonlarda yer alan Acar, “Eklektik” ve “Doğu’nun İkonları” sergileriyle daha önce Çırağan’a konuk olmuştu.
“Üç İstanbul” temalı bu sergisi ise Doğu Roma, Osmanlı, Cumhuriyet ve 2023’e Geleceğe Mesajlar adı altında üçlemelerden oluşuyor. “Kentler yaşayan organizmalar gibidir, onları var eden kavramlar geçmişleridir”, diyen sanatçının 50 eserinden oluşan sergi, Saray’ın giriş katında 4 Ocak 2011’e kadar günün her saati ücretsiz olarak gezilebilir.
  • Çırağan Sohbetleri’nin 7 Aralık günkü konukları ise Abdullah Uçman ve Sema Uğurcan olacak. Saat 19:00’da Sanat Galerisi’nde gerçekleşecek
Etkinlikte serginin konusu İstanbul ile özdeşleşen isimlerden biri, Ahmet Hamdi Tanpınar anılacak.
Bilgi için: 0 212 327 00 12

15 Kasım 2010 Pazartesi

Ani Çelik Arevyan - Göründüğü Gibi Değil

29 Eylül 2010 – 9 Ocak 2011

İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi, Ani Çelik Arevyan’ın gündelik nesnelerden yola çıkarak yeni bir anlatım dili oluşturduğu ‘Göründüğü Gibi Değil’ başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. Gerçekliğin bilinmezliğine gönderme yapan Ani Çelik Arevyan’ın 29 Eylül 2010 tarihinde açılan ve 9 Ocak 2011 tarihine dek sürecek olan sergisinin küratörü Engin Özendes.

Sergi, doğa ve objelerin yalın detayları ya da birlikteliklerinden oluşan bir yorumlar zincirinin görsellerini içeriyor. Sanatçı, fotoğraflarıyla insan, doğa ve hayattan oluşan bütünün, ancak kendini gösterdiği ve bizim gördüğümüz, anladığımız, algıladığımız kadar olduğunu vurguluyor. Gerçeği aramayı ve yargılamayı değil, yorumuyla farkındalığı sağlamayı amaçlıyor.

Arevyan, insan, hayat ve doğadan oluşan “bütünün içinde yer alırken”, kişinin kendini düşünmesini istediğini belirtiyor: “Bazen sevinçlerimizi, bazen üzüntülerimizi yani duygularımızı da ‘örtmek’ zorunda kalabiliriz. Tıpkı örtünmek gibi. Aslında işte tam da burada gördüğümüz, başkaları tarafından bize gösterilen ve bizim algıladığımız şekil/durum/hal göründüğü gibi olmayabilir.”

Ani Çelik Arevyan, birbirinden tamamen farklı ortamlarda ve ışıkta çekilmiş, gündelik hayatın yaşamsal, sıradan nesnelerinden oluşan fotoğraflarında, “Baktıklarımız, gördüklerimiz ve yaşadıklarımızın, yakından da bakılsa, uzaktan da bakılsa göründüğü gibi olmadığını” gösteriyor.

Serginin küratörü Engin Özendes, günümüzde çağdaş sanatçıların yaratılarının günlük yaşamdan, sosyal ve politik durumlardan beslendiğini, sunmak istediklerini zaman zaman sıradan nesneleri kullanarak da ortaya koyduklarını belirterek, “Ani Çelik Arevyan’ın fotoğraflarında, gündelik hayatta kullanılan yaşamsal nesneler yer almaktadır. Arevyan’ın bu soyut ve minimalist sergisinin fotoğraflarında hem bir karmaşa hem de bir sadelik var. Aslında her şey tanıdık gibi görünse de, farklı bir yorumla, farklı bir anlatım oluşturulmuş. Arevyan’ın yapıtları, doğa ve objelerin birliktelikleriyle yaratılmış bir yorumlar zincirinin görsellerinden oluşmaktadır. Her izleyici kendince yorumlayabilir” diyor.

Görüneni anlayabilmek, insanın kendi içinde
İmajların birbirini tamamlayarak bir araya gelip yeniden bir bütünü oluşturduğunu belirten Ani Çelik Arevyan, “Bütün içinde yer alırken, görünmeyenin karşıtlığının ya da paralelliğinin dışa yansımalarının bir sonucu olarak, belki de gördüklerimizin, gösterdiklerimizin göründüğü gibi değil. Görüneni anlayabilmek, bütün karmaşıklığı ve sadeliğiyle insanın kendi içinde” diyor.

Sergideki fotoğraflarda da bu karmaşa ve sadeliğin olduğuna değinen Arevyan, “Bir yandan karışık, bir yandan da yalın ve sade ve net görüntüler. Anlatımı oluştururken kullandığım nesnelerin formları, birbirinin benzeri gibi görünseler de aynı değildir, insanlar gibi. Tekrar gibi görünseler de tekrarı değildir, yaşam gibi. Ancak bir sürekliliği ifade ederler; tıpkı yaşam gibi, tıpkı insanlar gibi” görüşünü dile getiriyor.

Herkesin kendi bakış açısı, doğrusu, haklılığı, gerçeği olduğu için, kimine ters gelen bir durum ötekine anlamlı ve gerçek olabiliyor. Sanatçı, görünmeyenin karşıtlığı ya da paralelliğini, fotoğraflarında ters/düz, uyum/uyumsuzlukla ve devinimle yansıtıyor.

“Beni çevreleyen düşünceleri, oluşturduğum izlenimleri yeniden tasarlayarak, yorumlayarak görünür hale getiriyorum” diyen Ani Çelik Arevyan’ın 20 yıl boyunca giydiği, yaşattığı giysileri, içlerinde insan olmadığı halde, hem insanı çağrıştırıyor hem de bir silueti. Sergide yer alan 187 giysi, “olduğu gibi değil”; birer soyut görüntüye dönüşüyor, bir binaya, şehir görüntüsüne, gök taşına ya da ruhu olan bir bedene benziyor.

Parçaları bir araya getirerek daha büyük bir bütün meydana getirdiğini söylüyor Arevyan: “Bu da hayatı anlatıyor bir anlamda. Aslında yaşamak da öyle değil mi? Detayları bir araya getirerek daha büyük bir resim, bir “bütün” oluşturmuyor muyuz hayatımız boyunca...”

Sabun köpükleri serginin son cümlesi
Fotoğraflarında farklı bir yorum, farklı bir bakış açısı olduğunu vurguluyor: “Aslında her şey tanıdık! Ama yorumu farklı yani doğa bildiğimiz durumuyla, ağaçlar çingene pembesi dikdörtgen dallı veya bulutlar köşeli değil. Ben gördüklerimizi farklı gördüm.”

“Sabun köpükleri” de sergideki fotoğrafların son cümlesi sayılır. “Köpükler gibi, renkler, şekiller ve ışık da sanki sürekli değişmekte. Hafiflikleri ve ağırlıkları, bir anda varken aniden yok olmakta. Tam da göründüğü gibi değil... Tıpkı yaşam gibi, tıpkı gördüklerimiz gibi...”

4 Kasım 2010 Perşembe

Kutluğ Ataman- İçimdeki Düşman





10 Kasım 2010 - 6 Mart 2011

İstanbul Modern, çağdaş sanatın uluslararası alandaki en önemli isimlerinden Kutluğ Ataman’ın en kapsamlı sergisini açıyor. İçimdeki Düşman başlıklı sergi sanatçının video enstalasyonlarını bir araya getiriyor.

Kutluğ Ataman, çağdaş sanat alanındaki ilk büyük çıkışını 1997 yılında katıldığı Uluslararası İstanbul Bienali ile yaptı. Sanatçı bundan sonra kariyerini uluslararası alanda gösterdiği başarılar ve dünyanın sayılı müze ve bienallerinde düzenlediği sergilerle geliştirdi. Aldığı büyük ödüller, hakkında çıkan kitaplar, çalışmalarındaki sosyal ve politik duyarlılık Türkiye sanat ortamında da kendisine haklı bir ün ve tanınırlık kazandırdı. Buna karşılık Ataman Türkiye’de çok az sayıda çalışmasını sergileyebildi. İstanbul Modern’de gerçekleştirilecek olan sergi, İstanbul doğumlu sanatçının neredeyse 13 yıllık uluslararası kariyerinin ardından eve dönüşünü kutlayan bir orta kariyer sergisi olarak hazırlanıyor. Sergi, Kutluğ Ataman’ın daha önce Avrupa’da gösterilmemiş bir projesinin de aralarında bulunduğu 11 çalışmasına yer veriyor.

İçimdeki Düşman’da sanatçının 11 tane önemli çalışması yer alacak: Peruk Takan Kadınlar (1999), Ruhuma Asla (2001), Bu Bir Fasit Daire (2002), 99 İsim (2002), Veronica Read’in 4 Mevsimi (2002), Stefan’ın Odası (2004), Tanıklık (2006), Cennet (2006), Türk Lokumu (2007) ve fff  (2006-9). Bunlardan başka, Thomas Dane Gallery ve 29. Sao Paulo Bienali 2010 tarafından desteklenen Dilenciler (2010) adlı yeni ve önemli bir çalışma Avrupa’da ilk kez izleyicilere sunulacak.

Serginin küratörlüğünü İstanbul Modern Şef Küratörü Levent Çalıkoğlu yapıyor.

Kutluğ Ataman’ın Sanatı Hakkında:

Kutluğ Ataman, video ve film çalışmalarında marjinal bireylerin yaşamlarını konu edinir. Filmlerine merkez aldığı kişiler saplantılarını, mikro ve makro iktidar ile kurdukları ilişkileri, bilinçaltı sorunlarını ya da cinselliklerini açık sözlülükle dile getirir, ifşa ederler. Ataman çalışmalarında bu bireyleri tercih etme nedenini şöyle açıklar: “Benim yaptığım, bu insanları gösterip işi şova dönüştürmek değil. Beni o kişiyle çalışmaya iten tek neden, onda kendimi görmem oluyor.”

Sanatçı çoğunlukla dokümanter film izlenimi sunan çalışmalarında gerçek ile kurgu arasında gidip gelen bir anlatımı tercih eder. Bireylerin, anlattıkları hikâyeler ile kimliklerini nasıl dışavurduklarını, buna karşılık her anlatımda kimliklerini nasıl yıkıp yeniden inşa ettiklerini sorunsallaştırır.

Ataman, bireyi merkeze koyan çalışmalarıyla kimlik politikalarının genelleyici yapısına bir alternatif sunarken, tarih yazımı, toplumsal/kişisel kimlik, bellek, çoğulluk, mit, oyun ve iktidar gibi çağdaş sanatın merkezindeki önemli konuları birbirine bağlar.

Çalışmalarının merkezinde yer alan kişilerin ifadeleri akademik, kurumsallaştırılmış ve değişmez bir tarihin temsili üzerinden değil de, kişisel mitler ve maskeleme, perdeleme gibi esnek eylemler ile ortaya çıkar. Bu bireyler, kendi hikâyelerini sözlü olarak aktarırken dilin dışavurum kolaylığını ve inandırıcılığını görünür kılarlar. Sanatçı video çalışmalarını sadece görsel bir aktarım olarak değil, enstalasyon-heykel formuna dönüşen bir ekran düzeni ile biçimlendirir.

Kutluğ Ataman kimdir?

1961, İstanbul doğumlu olan sanatçı, Londra, İslamabat ve İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor.

Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra, Mimar Sinan Üniversitesi sinema televizyon bölümü ve Sorbonne Üniversitesi sinema bölümünde eğitim gördü. Los Angeles Santa Monica College’dan sanat ve sosyal bilimler ön lisans diploması aldı.

Lisans diplomasını, Los Angeles’taki California Üniversitesi’nden (UCLA) aldı ve daha sonra güzel sanatlar yüksek lisans eğitimine yine California Üniversitesi’nde devam etti.

Kutluğ Ataman kariyeri boyunca, Documenta (2002), Berlin (2001), São Paulo (2002), İstanbul (1997, 2003, 2007), Venedik (1999) bienalleri ve Tate Trienali’nin (2003) aralarında olduğu birçok uluslararası sergide yer aldı. Ayrıca National Museum of 21st Century Arts, Roma (2010); Whitechapel Gallery, Londra (2010); 2009 Kültür Başkenti, Linz (2009); Thomas Dane Gallery, Londra (2009); Ludwig Museum, Köln (2009); Lentos Museum, Avusturya (2009); Vancouver Art Gallery, Kanada (2008); The Orange County Museum of Art, California (2007); MuHKA, Belçika (2006); Artangel, Londra (2005); Museum of Contemporary Art, Sydney (2005); Serpentine Gallery, Londra (2002); Copenhagen Contemporary Art Centre, Danimarka (2002) gibi önemli galeri ve müzelerde de kişisel sergiler açmıştır. Sanatçının çalışmaları MoMA, New York; Thyssen-Bornemisza Art Contemporary, Viyana; Dimitris Daskalopoulos Koleksiyonu, Atina ve Carnegie Museum, Pittsburgh başta olmak üzere birçok önemli koleksiyonda yer almaktadır. Sinema alanında ise ulusal ve uluslararası arenada filmleri gösterilen Kutluğ Ataman, Londra ve Moskova film festivallerinde yarışmıştır. 2009 yılında Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin jüri başkanlığını üstlenmiştir.

3 Kasım 2010 Çarşamba

Dancing Queen!

'Dancing Queen' Gösterisi


Pop’un harika çocukları Abba’nın zamana meydan okuyan klasiklerini ve Broadway müzikali Mamma Mia’nın inanılmaz başarısını kutlayan bu gözalıcı yapım, bütün seyircileri eğlenceyle dopdolu bir partiye davet ediyor.

Tarih : 4-5-6 Kasım 2010 7 Kasım 2010
Saat : 21:00 15:00
Yer : Türker İnanoğlu Maslak Show Center

Şehir : İstanbul Avrupa

Son derece enerjik şarkıcı ve dansçılardan oluşan sanatçı kadrosu, muhteşem kıyafetleri ve başdöndüren koreografisiyle bu tempolu müzikal fantezi, aralarında Money Money Money, Fernando, Voulez Vous, Take a Chance ve daha birçok Abba hitinin de bulunduğu efsanevi Broadway yapımlarından parçaları seyirciyle buluşturuyor.

İnanılmaz yetenekli 4 şarkıcı ve 16 dansçıdan oluşan bir kadro tarafından sergilenen gösteride aynı zamanda 70’lerin ünlü parti klasiklerinden bir potpori ve unutulmaz “Cumartesi Gecesi Ateşi” (Saturday Night Fever) filminin önemli sahnelerinden göz alıcı bir derleme de sahneleniyor.

Tüm seyircilerin, gösterinin coşkusuyla dans edip şarkılara eşlik edeceği bu muhteşem gösteri için içinizdeki ateşi yakın, dans ayakkabılarınızı giyin ve….

Tüm zamanların en büyük partisi için hazırlanın!


Mekan: Türker İnanoğlu Maslak Show Center
Adres: Büyükdere Caddesi Derbent Mevkii (Darüşşafaka Kampüsü Yanı) 34457 MASLAK –Sarıyer – İstanbul
Telefon: 0 212 286 6686
Fiyat: 1. Kategori: 100,00 TL
2. Kategori: 80,00 TL
3. Kategori: 60,00 TL
4. Kategori: 40,00 TL

'Profesyonel' sahnede!

  'Profesyonel' Tiyatro Oyunu



Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelenen, dünyaca ünlü Sırp yazar Duşan Kovaçevic’in Profesyonel adlı oyun, Yugoslavya’daki büyük dönüşümden önceki ve sonraki toplumsal-politik yaşamı, bir entelektüelin yaşamöyküsü içinde, kara komedi türünde ve ironik bir üslupla anlatıyor.

Tarih : 8 Kasım 2010

Saat : 20:30

Yer : ENKA İbrahim Betil Oditoryumu

Şehir : İstanbul Avrupa

Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelenen, dünyaca ünlü Sırp yazar Duşan Kovaçevic’in Profesyonel adlı oyunu; Yugoslavya’daki büyük dönüşümden önceki ve sonraki toplumsal-politik yaşamı, bir entelektüelin yaşamöyküsü içinde, kara komedi türünde ve ironik bir üslupla anlatıyor.

Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği, Bülent Emin Yarar, Yetkin Dikinciler, Gülen Çehreli ve Cenap Oğuz’un sahne aldığı oyun; 8 Kasım 2010 Pazartesi akşamı saat 20:30’da ENKA İbrahim Betil Oditoryumu’nda sanatseverlerle buluşuyor.

Yazan: Duşan Kovacevic
Çeviren: Başar Savuncu, Bilge Emin
Yöneten: Işıl Kasapoğlu
Dekor Tasarım: Nurettin Özkönü
Giysi Tasarım: Gülümser Erigür
Işık Tasarım: İ. Önder Arık
Müzik: Cenap Oğuz
Rol Dağılımı: Bülent Emin Yarar, Yetkin Dikinciler, Gülen Çehreli, Cenap Oğuz



Mekan: Enka Oditoryum
Adres: Enka Vakfı, Sadi Gülçelik Spor Sitesi, İstinye
Tel: (0212) 276 05 45

'Bilinç, Boşluk ve Mekan' Yeşim Uluçay Resim Sergisi

Tarih : 27 Ekim - 27 Kasım 2010

Yer : Mac Art Gallery

Şehir : İstanbul Avrupa

Mac Art Gallery genç sanatçı Yeşim Uluçay’ın Bilinç, Boşluk ve Mekan adlı ilk kişisel sergisini 27 Ekim'de izleyici ile buluşturuyor.

Sanatçının eserlerinde; mimari algı ile geometrik soyut bir düzende, düz ve yatay çizgilerin, renk alanlarının ve yoğun boyanın egemen olduğu minimal estetiğe dönüşen yorum, resimlerin dilini oluşturmaktadır. Aynı zamanda, yalın ve indirgenmiş bir görünüme sahip mekansal unsurlar, mimari kurgu, bilinç ve boşluk mekan ilişkisine adanmıştır. Zamana dair bir mekana yön veren temel bir eleman olarak tamamlayıcı nitelik taşımaktadır. ”
Yeşim Uluçay’ın eserlerinden oluşan sergi 27 Ekim -27 Kasım 2010 tarihleri arasında Pazar hariç her gün 10:00 -19:00 arası izlenebilir.


Mekan: Mac Art Gallery
Adres: Mim Kemal Öke Cad. No: 23/3-4 Nişantaşı Şişli
Telefon: 212-343 85 40

Işık Salı

15 Haziran 2010, İstanbul; Avusturyalı sanatçı Waltraut Cooper tarafından oluşturulan “Işık Salı” isimli eser, Borusan Güç Sistemleri, Avusturya Kültür Ofisi, Enerjisa, İDO, Herber-Hausner ve Sobolak işbirliğinde Sütlüce’de bulunan Haliç Kültür ve Kongre Merkezi önünde yerini almaya hazırlanıyor. İstanbul’un “altın boynuzu” Haliç’i,
ışıkların büyüsünün sergilendiği bir açık hava sergi mekanı haline getirecek projenin açılışı, 23 Haziran 2010 tarihinde, Viyana Belediye Başkanı Renate Brauner tarafından gerçekleştirilecek. Açılış töreni, yine Haliç Kültür ve Kongre Merkezi’nde, Uluslararası İstanbul Müzik Festivali kapsamında gerçekleşecek Viyana Senfoni Orkestrası konseri ile daha da büyük anlam kazanacak.

Birbirine ışık direkler ile bağlanan, 25 saldan oluşan “Işık Salı” isimli eserde, salların her biri mavi ya da yeşil ışık ile ışıklandırılıyor. Bu şekilde yazılı bir mesaj, öncelikle bir seri sayıya ve sonrasında da estetik bir objeye dönüşüyor. Eser Aralık ayına kadar Haliç’te kalacak.


Mekan: Haliç Kongre Merkezi
Adres: Sütlüce Mah. Karaağaç Cad.
İl/ilçe: İstanbul / Beyoğlu
Telefon: (0212) 311 11 11

Contemporary Istanbul 5. yılında

 

 

Contemporary Istanbul 5. yılında 373 sanatçının 2 bin eserini bir araya getiriyor

Türkiye'nin en büyük çağdaş sanat etkinliği unvanına sahip Contemporary Istanbul, 5. yılını 25 - 28 Kasım tarihleri arasında, Akbank Private Banking sponsorluğunda, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonları'nda kutlayacak. Uluslararası çağdaş sanat dünyası ve Türk sanatseverlerin merakla beklediği etkinlikte, yurtdışından 37 Türkiye'den 43 galeri bir araya gelirken, toplam 373 sanatçının 2 bin eseri yer alacak.
Bu yıl beşincisi gerçekleştirilecek olan Contemporary İstanbul, Türkiye’de bugüne kadar yapılan en geniş kapsamlı “çağdaş sanat etkinliği”nden biri olarak İstanbul’un kültürel ve sanatsal yaşamını dünyaya açmaya devam ediyor. Akbank Private Banking ana sponsorluğunda düzenlenecek olan Contemporary Istanbul, 25-28 Kasım tarihinde Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Rumeli Salonu’nda gerçekleşecek. Türkiye’de çağdaş sanatı geniş kitlelere yaymak ve İstanbul’u Çağdaş Sanat Merkezi haline getirmek hedefiyle 5 yıl önce yola çıkan Contemporary Istanbul, yurtdışından ve yurtiçinden pek çok galeriyi ve sanatçıyı bir araya getirerek İstanbul’un dünyanın önemli sanat merkezleri arasında olması için önemli adımlar attı.  Etkinlikte bu sene 14 ülkeden 80 galeri, 373 sanatçı ve 2 bine yakın eser yer alacak. Hem ulusal hem de uluslararası basının yoğun ilgisiyle karşılan Contemporary Istanbul çeşitli yayın mecraları ile tüm dünyadan 12 milyon sanatsevere ulaşma fırsatı bulacak.
Contemporary İstanbul, etkinlik süresince ve sonrasında tüm yıla yayılan konferanslar, sergilerle yerli ve yabancı sanatçıların eserlerini sanatseverler ile tüm yıl boyunca buluşturan bir etkinlik olmayı başardı.  İstanbul ve Berlin’de “Dialogues” adı altında gerçekleşen ve bu yıl da 30 Ekim’de Akademie der Kunste işbirliği ile Berlin’de ve Aralık’ta İstanbul’da gerçekleşmesi planlanan konferanslara ek olarak Contemporary İstanbul “Çağdaş Sanat Buluşmaları” adı altında yeni bir konferans dizisiyle Türkiye’nin diğer kentlerine açıldı. İzmir, Adana,  Bursa ve son olarak da Ankara’da Çağdaş Sanat Buluşmaları / Estetik – Değer - Tutku başlığı altında konferanslar düzenledi.  Her yıl farklı kentlerde planlanan bu etkinlikle çağdaş sanata olan ilginin yurt çapına yayılmasında ve farkındalığın artmasına önemli katkıları sağlanması amaçlanmakta, ülkemizde sanatsever kitlenin ve koleksiyonerliğin artmasına destek sağlanmaktadır.
Türkiye’nin en büyük çağdaş sanat etkinliği unvanına sahip Contemporary Istanbul’un 5. yılında sanatseverleri büyük sürprizler bekliyor. Yurtdışından 37,  Türkiye’den 44 galerinin toplam 15 ülkenin bir arada olacağı Contemporary Istanbul, Berlin Galeriler Birliği ile bu sene de işbirliğine gidiyor.  Bu işbirliği kapsamında, çağdaş sanatın Berlin’deki en önemli temsilcileri İstanbul’da olacak.
Yeni Ufuklar: İran
Her yıl farklı ülkelerden sanatçıları ağırlayan Contemporary Istanbul’da geçen sene Yeni Ufuklar bölümünde Suriyeli sanatçıların eserlerine yer verildi. 5. yılında ise Yeni Ufuklar: İran gerçekleştirilerek İranlı ve İran dışından İran sanatını sergileyen galeriler ve sanatçılar İstanbul’da ağırlanacak. Etkinlikte yer alacak İranlı galeriler arasında Etemad,  Asar, Xerxes ve Rose Issa Projects var.  Farhad Ahrarnia, Reza Derakhshani, Monir Farmanfarmaian, Parastou Forouhar, Taraneh Hemami, Alireza Adambakan, Samira Alikhanzadeh eserleri sergilenecek İranlı sanatçılar arasında yer alıyor. Contemporary Istanbul’un Videocube alanında da İran’dan ve Çağdaş Arap Sanayı Dünyası’ndan sanatçılar yer alacak.
Ermeni Sanatçılarla Buluşma
Sanatseverleri bekleyen bir diğer sürpriz ise Contemporary Istanbul’da bölgesel sanatı desteklemek için Ermeni sanatçıların davet edilmiş olması. Karen Aghamyan, Tigran Kirakosyan, Felix Eghiazaryan gibi Ermeni çağdaş sanatının önemli temsilcileri Contemporary İstanbul’un davetiyle çağdaş sanat eserlerini İstanbul’da sergileyecekler.
Edge of Arabia
Contemporary Istanbul, yeni dalga Çağdaş Suudi Sanatı’nın en önemli temsilcilerini bir araya getiren Edge of Arabia ile iş birliğine gidiyor. Edge of Arabia gezici sergisi ilk kez İstanbul’a geliyor. Edge of Arabia, Contemporary Istanbul 2010’a özel bir stant ile katılarak sempozyumlara ve özel sanat enstalasyonlarına da ev sahipliği yapacak.
Çağdaş sanatla ilgili söylemin ve sanatın tüm boyutlarını daha geniş kitlelere ulaştırmayı amaçlayan Contemporary İstanbul yeni bir dergiyi yayın hayatına soktu.  Kasım ayında 3. sayısı çıkacak olan ICE (Istanbul Contemporary, etc.) Türkçe ve İngilizce yayınlanan, İstanbul kaynaklı bir dünya dergisi olmayı hedeflemekte; içeriği ve tasarımıyla ilk sayısıyla birlikte yakaladığı başarılı çizgiyi devam ettirmektedir.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

ISCMS 2010 Etkinlikleri


İstanbul, 2010’un en sıra dışı, en keyifli sanat projelerinden birine imza atmaya hazırlanıyor.Santralistanbul’u merkez alan ISCMS 2010 etkinlikleri, Sepetçiler Kasrı, Heybeliada gibi şehrin farklı alanlarında gerçekleştirilecek.


stanbul, 2010’un en sıra dışı, en keyifli sanat projelerinden birine imza atmaya hazırlanıyor. Dünyaca ünlü Türk ve yabancı sanatçıların katılacağı İsmet Sıral Yaratıcı Müzik Atölyesi (İsmet Sıral Creative Music Studio, ISCMS) , 29 Temmuz – 8 Ağustos tarihlerinde birbirinden ilginç konserleri, müziğin ustalarıyla genç yetenekleri buluşturan atölye ve seminerleriyle izleyici ve öğrencilerin karşısına çıkacak. Santralistanbul’u merkez alan ISCMS 2010 etkinlikleri, Sepetçiler Kasrı, Heybeliada, Eminönü Üstgeçidi gibi şehrin farklı alanlarında gerçekleştirilecek.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın desteği ve Kadıköy Gitarcafe’nin katkılarıyla Argos Kültür Sanat tarafından düzenlenen bu yaz okulu ve festival, aralarında Karl Berger, John Zorn, Oliver Lake, Adam Rudolph, Marc Ribot, Trilok Gurtu, John Lindberg, Kenny Wessel, Rahman Jamaal, Dawda Jobarteh, Oğuz Büyükberber, Erdem Helvacıoğlu, Ayşe Tütüncü, Ömer Faruk ve Ahmet Hacı Tekbilek, Ahmet Özden, Orhan Osman, Erkan Oğur, Mutlu Torun, Göksel Baktagir, Yurdal Tokcan, Alper Maral, Tolga Tüzün gibi isimlerin bulunduğu 50’yi aşkın sanatçıyı ağırlayacak.

İstanbul’un müzikte yaratıcılığın yeni platformu olmasını hedefleyen ISCMS 2010’un 11 günlük benzersiz programında; birbirinden ilginç temalarıyla 8 büyük konser, 23 atölye ve seminer, pek çok grup çalışması ve konferans yer alıyor. Yaşamlarını güçlü hançereleriyle kazanan İstanbul’un emektar seyyar satıcılarını usta müzisyenler eşliğinde sahneye taşıyan “Seyyar Satıcılar” temalı konser, karadan ve denizden yükselen şehir seslerinin yıldız sanatçılar tarafından yerinde ve canlı olarak yorumlanacağı Eminönü’ndeki “Üstgeçit” etkinliği, dünyanın farklı müzikal geleneklerini Anadolu’nun sesleriyle buluşturan “Kültürler Arası Doğaçlamalar” konseri, çarpıcı projelerden yalnızca birkaçı. Öğrenciler usta müzisyenlerle aynı sahnede

ISCMS 2010, katılım için başvuracak yerli yabancı öğrencilerin usta sanatçılarla birlikte çalma ve önümüzdeki yılın projelerini biçimlendirme olanağı bulacağı zengin atölye çalışmaları ve disiplinler arası seminerlerle pek çok ilkin kapısını aralayacak. Araştırma ve altyapı çalışmalarına Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü, İTÜ Müzik İleri Araştırmalar Merkezi ve Boğaziçi Üniversitesi’nden öğrencilerin de katıldığı tem atik konserler için İstanbul’un dört bir yanından çok özel ses ve nida kayıtları alınarak bir arşiv ve belgesel çalışması yürütülüyor.

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Karikaturka!



Türkiye, Hollanda, Almanya ve İsviçre'den seçilmiş olan karikatüristler ve onların yaklaşık 200'den fazla eseri bir araya geliyor.

Türkiye, Hollanda, Almanya ve İsviçre'den seçilmiş olan karikatüristler ve onların yaklaşık 200'den fazla eseri bir araya geliyor.

Eserler, farklı kültürel manzaraları ve bağlamları kıyaslayarak gözler önüne seriyor. Aynı zamanda, serginin alt başlığı olan 'Küresel-Bölgesel' de farklı mizah anlayışlarını kıyaslama hedefini ifade ediyor.

Serginin sunum ve organizasyonunu İstanbul Diyalog Derneği, Amsterdam persmuseum ve Kassel Caricatura Gallery üstlenirken; bunların yanı sıra, Almanya Federal Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Amsterdam Stichting Democratie en Media, İstanbul Hollanda Başkonsolosluğu, yine Amsterdam Stichting Röportaj, İsviçre Pro Helvetia Arts Council, dDf Istanbul ve de Anadolu Kültür İstanbul sergiye maddi destekleri ile katkıda bulunmuşlardır.

Mekan: Tünel Sanat Galerisi
Adres: Müeyyet Sokak No:1 İstanbul (Avrupa)

Tarih : 10 Temmuz - 6 Ağustos 2010

Yer : Tünel Sanat Galerisi

Şehir : İstanbul Avrupa

30 Temmuz 2010 Cuma

Kısa filmin genci :)

International Teen Short Film Festival' e tüm dünyadan 60' a yakın genç kısa filmciler katılacak. AB Eğitim ve Gençlik Fonları tarafından desteklenen projeyi hayata geçiren KGSD, eski bir sivil toplum örgütü esasen ...
Kendilerini genç sanatçılara adamış, tertemiz, mis gibi, kendi yoğurdunu kendi mayalamayı tercih eden ama herkese yediren bir kurum :) www.ksgd.org
 Katılım için:
ONAL TEEN SHORTS FILM FESTIVAL
Posta Kutusu 99 Beyoğlu / İstanbul
Organizasyon: 
http://www.ksgd.org.tr
http://itsff.org/itsff6.swf

29 Temmuz 2010 Perşembe

Fotoğraf Aşıklarını Temmuz’da Akbank Sanata Alalım Lütfen...


Akbank Sanat, 08-29 Temmuz tarihleri arasında dört ayrı fotoğraf gösterisine ev sahipliği yapıyor.

İlk olarak 08 Temmuz 2010, Perşembe günü Serra Mübeccel GÜLTÜRK’ün her an karşılaşılan imgelerin beklenmedik hikayeleriyle düş gücünü zorlayan “Olağan Görüntüler”i ile başlayan etkinlik, 15 Temmuz 2010, Perşembe günü fotojurnalist ve yaratıcı fotoğraf tarzı çalışmalarıyla ulusal ve uluslararası yarışmalarda 50’ye yakın ödül kazanan İlyas Göçmen’in “Klasikler” çalışmasıyla devam edecek. Yoğun kalabalığa rağmen yalnızlıkların, hüzünlerin, zenginliklerin, yoksullukların, çelişkilerin, hatta insanların kabusu olan İstanbul’u anlatan Sebahattin Özveren’in “Düşünüze Sığar mı Hiç İstanbul” 22 Temmuz 2010, Perşembe günü fotoğrafseverlerle buluşacak. Etkinlik kapsamında son olarak İbrahim Ayşıl’ın 1994-2009 yılları arasında çektiği siyah-beyaz İstanbul fotoğraflarından oluşan “Retrospektif” gösterisi 29 Temmuz 2010, Perşembe günü gerçekleştirilecek.

AKBANK SANAT FOTOĞRAF GÖSTERİLERİ

• 08 Temmuz 2010, Perşembe

Serra Mübeccel GÜLTÜRK “OLAĞAN GÖRÜNTÜLER”

Saat: 19.00 Yer: Akbank Sanat

• 15 Temmuz 2010, Perşembe

İlyas GÖÇMEN “KLASİKLER”

Saat: 19.00 Yer: Akbank Sanat

• 22 Temmuz 2010, Perşembe

Sebahattin ÖZVEREN “DÜŞÜNÜZE SIĞARMI HİÇ İSTANBUL”

Saat: 19.00 Yer: Akbank Sanat

• 29 Temmuz 2010, Perşembe

İbrahim AYŞIL“RETROSPEKTİF”

Saat: 19.00 Yer: Akbank Sanat

* Etkinlikler ücretsizdir.

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Tasarımsa bence en iyi 10 bu' dur evet :)


1. Abdulla Fes
Yöresel dokumalar, havlular, peştamallar, yatak örtüleri, saf zeytinyağları, sabunlar... Hepsi, Kapalıçarşı'nın eski ve küçük dükkanlarının yanında modern yüzüyle dikkat çeken Abdulla mağazasında. Burada satılan her şey yüzde 100 yerli. Doğu-Batı sentezini yansıtan Abdulla, 1997'de açıldı. Sahibi Metin Tosun, ilk önce Fes Kahve'yi açıp, yanındaki mağazada da sabun, zeytinyağı, havlu satmaya başladı. Ve tabii hemen fark edildi. Abdulla Fes, sadece turistlerin değil Türklerin de rağbet ettiği bir adres. Çünkü kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak çok şey var burada. Zaten Monocle dergisinin 'dünyanın 10 ikon mağazası' listesine de girdi, üstelik ilk beşte. Alışverişten yorulunca, dünyaca ünlü tasarımcıların koleksiyonlarından seçilmiş masa ve sandalyelerin olduğu Fes Kahve'de yine tasarım bardaklarda çayınızı yudumlayabilirsiniz. Abdulla ve Fes'in Kapalıçarşı dışında Nuruosmaniye'de de şubesi var.
Halıcılar Cad. No: 53 Kapalıçarşı Tel: (0212) 522 30 70
Ali Baba Türbe Sk. No: 25/27 Nuruosmaniye Tel: (0212) 527 36 84


2. Özlem Süer House Deluxe
Moda tasarımcısı Özlem Süer'in Nişantaşı'ndaki Özlem Süer House Deluxe adlı mağazası, gerek tarihi binada oluşu gerekse bahçesi ve tasarımcının koleksiyonlarıyla çok keyifli bir mekan. Süer'in mağazasını ziyaret etmek için bir başka neden de, hazır giyim koleksiyonunda sunduğu yüzde 70 indirim fırsatı. Zamansız parçaları uygun fiyata alabilir, üstüne de burada bir keyif kahvesi içebilirsiniz.
Büyükçiftlik Sk. No:12 Nişantaşı
Tel: (0212) 240 57 38


3. Ümit Ünal Doors
Modacı Ümit Ünal'ın Tünel'deki mağazası 'ümitünal doors' da kendinizi iyi hissedeceğiniz bir başka adres. Atölyesinin girişinde mağaza açan Ünal, burada yeni sezon koleksiyonunun yanı sıra 'eski'lerini de sergiliyor. Ayrıca başka modacıların tasarımlarına da ev sahipliği yapıyor.
Asmalımescit Mah. Ensiz Sk. 1B, Tünel - Beyoğlu
Tel: (0212) 245 78 86


4. Midnight Express
Moda tasarımcısı Banu Bora ve mimar Tayfun Mumcu'nun yarattığı Midnight Express, ilk önce Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda açıldı. İsmini Midnight Express filminden alan butikte, Türk tasarımcıların koleksiyonları ve Kapalıçarşı'daki zanaatkârların elinden çıkan ürünler satılıyor. Midnight Express'in Bebek ve Nişantaşı şubeleri de sürprizlerle dolu. Bu mağaza, tam bir 'yaşam stili' adresi. Banu Bora'nın koleksiyonu, Tayfun Mumcu'nun mobilyaları, Midnight Express etiketli giysi, aksesuvar, ev aksesuvarı ve hediyelik eşya koleksiyonları, Bora Aksu ve Ümit Ünal koleksiyonlarından seçmeler, Apriati marka mücevherler, Johnny Farah çantalar ve küçük deri aksesuvarlar, Yazbukey takı ve aksesuvarlar... Hepsi burada!
Kadırgalar Cad. Açık Hava Apt. No: 8/3 Maçka
Tel: (0212) 231 26 28


5. Muji
Japon markası Muji, karmaşıklık yerine basitliği, gösteriş karşısında doğallığı, tüketim ve tasarım adına yapılan savurganlık yerine boşa enerji ve malzeme harcamamayı, marka yerine nesnenin kendisini, sürekli kendinden bahsetmektense dinlemeyi tercih ediyor. "Ne iyi düşünmüşler" detirten bir marka. Nişantaşı'ndaki mağazasında sürprizler sonsuz. En iyi malzemelerle üretilmiş basit, kaliteli, çevreye duyarlı ve işlevsel ürünler başınızı döndürüyor. Ama bir uyarımız var: Vaktinizin bol olduğu zamanda gidip yalın objeleri uzun uzun inceleyin, o sadelik hissini yakalayın.
Akkavak Sk. No: 13 A
Tel: (0212) 343 91 80


6. Blender
Beymen'in, mağazalarındaki jean bölümünden ilham alarak açtığı Blender, konseptiyle özellikle gençler arasında çok tutuluyor. Dünyaca ünlü spor giyim markalarının koleksiyonlarını birarada bulunduran Blender'da, kıyafet ve aksesuvar dışında moda kitapları, CD'ler, oyuncaklar, fotoğraf makineleri ve bisiklet de satılıyor. Beş katlı mağazada herşey yap-boz gibi; mobil üniteler, paravanlar her sezon başka bir yerde, katta karşınıza çıkabiliyor. Mağazanın en büyük sürprizi, içindeki Dükkan Kasabı. Burada hem öğle yemeği yiyebiliyor, hem de et alışverişi yapabiliyorsunuz.
Karakol Sk. No: 10 Nişantaşı
Tel: (0212) 373 48 80


7. Galeri Haaz
Kendini 'Avrupa ve Ortadoğu'nun dizayn üssü olarak tanımlayan Galeri Haaz, haksız da sayılmaz. Türkiye'de tasarımın geldiği en son noktayı objeler ve mobilyalarla sunan galeri, aynı zamanda bu alanla ilgili bir diyalog merkezi. Endüstriyel tasarım ve enstalasyonların yer aldığı, geleceğe dair ipuçlarını görebileceğiniz mekan, ismi gibi 'haz' kaynağı. Maxim Velcovsky, Tord Boontje, Alvar Aalto, Massimo Morozzi, Fernando&Humberto Campana, Frencesco Binfaré, Jamie Hayón, Tejo Remy, Jurgen Bey, Tom Dixon gibi birçok ünlü tasarımcının ürünlerini, Haaz'ın Address İstanbul'daki yeni yerinde görebilirsiniz.
Halide Edip Adıvar Bulvarı Çiftecevizlerderesi Sk. No: 4 Kat: 2 Şişli
Tel: (0212) 210 45 63


8. Atıl Kutoğlu Butik
Koleksiyonlarıyla uluslararası moda platformunda önemli yer edinen Atıl Kutoğlu'nun tasarımları, artık Nişantaşı'ndaki kendi monobrand???? mağazasında satılıyor. Kutoğlu, atölyesinin bulunduğu Viyana'dan ve 2000 yılından beri katıldığı New York Moda Haftası'ndan dünyaya tanıttığı çalışmalarında, Türk ve Osmanlı kültürüyle modern ve geometrik çizgileri, 'yalın lüks'ü buluşturuyor. Nişantaşı'ndaki 160 metrekarelik mağazasının dekorasyonu, ünlü Italyan mimar Claudio Nardi tarafından yapılmış. Daha önce Dolce & Gabbana, Valentino, Luisa via Roma, Malo gibi markalarla konsept çalışmalar yapan mimar, bu butikte de yeteneğini "konuşturmuş."
Bostan Sk. No: 9 Nişantaşı Tel: (0212) 259 34 60


9. Haremlique
Kumaş ve yün üreticisi bir ailenin kızı olan Caroline Koç ile ortağı Banu Yentür'ün yarattığı ev tekstil markası Haremlique'de, yatak odaları ve banyolar için çok kaliteli ürünler var. Evine düşkün herkesin ilgisini çekecek mağazada, her şey 'Made in Turkey.' Haremlique'in iki temel ürünü; havlu ve çarşaf. Bunun dışında yatak örtülsü, kaşmir yastık, battaniye, mum ve zeytinyağından üretilen sabunlar var. Ayrıca oda spreyi olarak da kullanılan ütü suyu ve Türk kahvesi de satılıyor.
Şair Nedim Bey Cad. No: 11 Akaretler
Tel: (0212) 236 38 43


10. Yıldırım Mayruk
Haute couture tasarımlarıyla tanınan Yıldırım Mayruk, Türkiye'nin önemli ve ünlü modacılarından. Klasik çizgileri çok seven ve aksesuvarla bunu tamamlayan Mayruk, Osmanlı tarihinden, geleneklerinden esinleniyor. Günün çizgilerini başarıyla yakalayan modacı, geleneksel ile moderni harmanlıyor. Gümüşsuyu'ndaki butiğinde de bu tarzı hissediyorsunuz zaten. Rahat ve huzurlu alışveriş keyfi sunan mağazaya girmek için Mayruk'a sipariş vermeniz şart değil. Burada, ihtiyacı olan sanatçılara ait ressamların tabloları???? ve tamamı el işi tasarımlar da satılıyor.
İnönü Caddesi Mithatpaşa Apt. No: 48/A Gümüşsuyu
Tel: (0212) 243 38 38

SÜREK AVI - THE CHASE Resim Sergisi / Painting Exhibition


İSO-Odakule Sanat Galerisi, 1 NİSAN – 1 MAYIS 2010 tarihleri arasında, Ünsal Bahtiyar’ın “SÜREK AVI”adlı Kişisel Resim Sergisini konuk ediyor.

“Sanat bir Sürek Avıdır”.

“Gerçek sanatçı bir avcıdır.”

Sözünü ettiğimiz av türü oltayı suya bırakıp saatlerce suya bakmak ve tesadüfen yeme vuracak avı beklemek değildir. Bugünün gerçek sanatçısı ve onun üretme çabasında olduğu gerçek sanat eseri, alışılmıştan farklı bakış açısı, farklı düşünce boyutu, bilinç, sorumluluk istiyor. Yapılmışların tekrarına duyulan tepki geçmişe nazaran daha da şiddetlendi.

Geleceğe ışık tutacak, geçmişi ve bugünü tartacak-değerlendirecek modern sanatçı sokaktaki insandan daha duyarlı, daha uyanık, daha heyecanlı, daha farklı ve ayrıcalıklı bir insan tipidir. Bu farklılığı yaratacak olan sanatçının dış görünüşü, saçı, giysisi, dili değil iç dünyaya yaptığı yolculuklardır. Bu maceralı yolculuk boyunca sanatçı sürekli bilinenden daha yeniyi, daha farklıyı arayacak, izleyenlerine yeni yorumlar önerecek, yeni ve farklı kavramlar getirecek, yeni açılar, yeni yollar açacak, bir bilim adamından farksız olarak sürekli araştıracak, bulacak, bulduklarını tesbit edecek, sanatsevere teslim edecek, sonra tekrar yola koyulacaktır. Durmadan yolculuk, durmadan av, sürekli av… “ (Necip Yeşiltepe)

Ünsal Bahtiyar :

1975 İzmit Doğumlu Sanatçı, 1993-94’te Kocaeli Fikret Mualla Resim Atölyesinde M. Şengöz’den temel resim eğitimi aldı. 1999 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun olduktan sonra aynı Üniversitede Temel Sanat Eğitimi Bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. 2003’te M.Ü. G.S.Enstitüsü Resim Bölümünden Yüksek Lisans derecesi ile mezun olan Bahtiyar, 2006’da M.G.S.E. Resim Bölümünde Sanatta Yeterlik Programına girdi. 2009’dan itibaren M.Ü.G.S.F. Öğretim Görevlisi olan Bahtiyar, 2010 Nisan ayındaki Sanatta Yeterlik (Doktoranın Güzel Sanatlar Fakültelerindeki karşılığı) sınavına hazırlanmaktadır.

SERGİLERİ : Eserleri bugüne kadar 5 Kişisel Sergi (2010 A Sanat İSO ODAKULE SANAT GALERİSİ, 2007 A Sanat İSO ODAKULE SANAT GALERİSİ, 2007 A Sanat Metrocity Sanat Galerisi, 2005 A Sanat İSO ODAKULE SANAT GALERİSİ , 2003 İzmit Büyükşehir Sanat Galerisi) ve 25 karma sergide (A Sanat, İSO,Odakule Sanat Galerisi,Evin Sanat Galerisi,CKM, Bodrum Cam Sanat,Tekel,İTO,Umut Vakfı,TRT, Kasa Galeri, Musée Olympique Lausanne, Pi Art Works,Kültür Bakanlığı DGS, MÜGSF Istanbul Bienali,Turkcell,Borusan,Tüyap,Fikret Mualla Resim Atölyesi Sergisi) izleyici ile buluştu.

ÖDÜLLERİ : Evin Sanat Galerisi Nuri İyem Resim Yarışması (2008); TJK Resim Yarışması (2006);TEKEL Resim Yarışması (2005); Umut Vakfı, ‘’Bireysel Silahlanmaya Hayır’’ konulu resim yarışması (2004); TRT Resim ve Seramik Yarışması (2003);Dünya Olimpiyat Komitesi Sanat ve Spor(2000); Turkcell İletişimin Gücü (1999)

ÜNSAL BAHTİYAR
"Sürek Avı" "
THE CHASE
01.07.2010 - 31.07.2010

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Bodyworlds sergisi görülmeye değer...



Basın toplantısında konuşan BODY WORLDS sergisinin yaratıcısı, anatomist Dr. Gunther von Hagens, bu sergiyle kim olduğumuzun, nasıl düşündüğümüzün, ne hissettiğimizin, nasıl doğduğumuzun, yaşlandığımız ve öldüğümüzün öyküsünü anlattığını söyledi. von Hagens, "Bugün 65 yaşındayım ve son 35 yılımı anatomist olarak geçirdim. Bu süreçte insan vücudunun anatomik açıdan mükemmelliğine tanık oldum. Plastinasyon sayesinde insan anatomisini medikal dünyanın dışında, sizlerle de paylaşabiliyor olmaktan mutluluk duyuyorum " dedi.

BODY WORLDS anatomik sergilerinin kreatif tasarımcısı Dr. Angelina Whalley ise insan vücudunun karmaşık ama muhteşem olan tasarımını, eğitici olduğu kadar unutulmaz bir şekilde de sergilediklerini söyleyerek "Sergilerimizin bu kadar başarılı olmasının ardında yatan, ziyaretçilerin plastinatları gördükten sonra iç dünyalarına doğru yaşadıkları seyahat. Şunu söyleyebilirim ki, kendilerine bakış açıları değişiyor, özellikle de sağlıklı ve hastalıklı iç organları gördükten sonra. Bedeninizin sağlıklı olması sizin elinizde. Ona ne kadar erken yaşta bakmaya başlarsanız, o kadar faydasını göreceksiniz " dedi.

Böyle bir serginin Türkiye'de de açılmasından gurur duyduklarını söyleyen, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Uzman Doktor Mehmet Üzel, "Birçok insan vücudunun nasıl işlediği konusunda çok az bilgiye sahip. BODY WORLDS, sağlıklı ve hastalıklı organlar arasındaki farkı ortaya koyarak, insan vücudunda yaşanan etkileri gösteriyor. Bu serginin insan vücudunun ne kadar olağanüstü olduğunu anlatması açısından çok önemli ve özel olduğunu düşünüyoruz" dedi.

Dünyanın en çok konuşulan ve birçok farklı ülkede sergilenmiş BODY WORLDS sergisini Türk halkıyla buluşturmak konusunda bir ilke imza attıklarını belirten THEPARTNERS Kurucusu Fırat Kasapoğlu, "Bu önemli sergiyi Türkiye'ye getirmekten mutluluk duyuyoruz. BODY WORLDS'ün sağlıklı yaşamanın önemini göstermesi açısından çok başarılı ve eğitici bir sergi olduğunu düşünüyoruz. Umarız İstanbul'da gerçekleştirdiğimiz bu organizasyon Türkiye çapında çeşitli kitlelere ulaşır" dedi.

Bülent Ortaçgil 40. Yıl Konserleri


Bülent Ortaçgil, 40. yılında Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava sahnesinde sevenleriyle buluşuyor.
Bu akşam 20:00'da gerçekleşecek büyük buluşmanın bilet fiyatları: 1. Kategori: 80,00 TL 2. Kategori: 60,00 TL 3. Kategori: 50,00 TL 4. Kategori: 40,00 TL.
İlki bu gece konserlerin ilki gerçekleşiyor. Gidilmesi gereken bir etkinlik...

20 Temmuz 2010 Salı

The Cranberries @İstanbul – Küçükçiftlik Park Konseri 22.07.2010


THE CRANBERRIES TÜRKİYE’DE

22 TEMMUZ 2010 İSTANBUL KÜÇÜKÇİFTLİK PARK
23 TEMMUZ 2010 ÇEŞME

Dolores O’Riordan ve The Cranberries’in orijinal grup üyeleri yedi sene sonra yeniden bir arada!

“Zombie”, ”Ridiculous Thoughts”, ”Ode To My Family”, “Linger”, “Animal Instincts” gibi efsane parçalarıyla dünyanın hemen her yerinde milyonlarca kişinin kalbini çalan, müzikleri ve Dolores O’Riordan’ın inanılmaz sesiyle hepimizin ruhunu adeta kendilerine esir eden THE CRANBERRIES, UNILIFE organizasyon tarafından 22 Temmuz ve 23 Temmuz tarihlerinde düzenlenecek konserlerle Türkiye’deki hayranlarının kalplerini 7 senenin ardından yeniden fethedecek.

Ocak 2009’da Dolores O’Riordan’ın Dublin Trinity College’da grup üyeleri ve Noel&Mike Hogan kardeşlerle birlikte verdiği konser, grubun 2003’ten beri birlikte gerçekleştirdikleri ilk konser olmuştu.

Hiçbir zaman resmi olarak dağılmayan ancak bir süreliğine birlikteliklerine ara veren grup üyeleri bu konser sonrasında birbirlerini ve THE CRANBERRIES olmayı ne kadar özlediklerinin farkına vardı.

“ The Cranberries olarak eski grup arkadaşlarım ile yeniden bir araya gelmeye karar verdim. Birlikte Yepyeni parçalar yazarken, konserlerimizde The Cranberries’in unutulmaz parçalarının yanında yeni solo albümümden parçalar da çalacağız” diyor Dolores ve hayranlarına özel bir mesaj gönderiyor “Hepinizi çok özledim ve umarım konserlerimizde yeniden buluşma imkanımız olur”

Gitarist ve yardımcı söz yazarı Noel Hogan ise “ Herbirimiz geçen yıllar içinde kendi projelerimiz üzerinde çalışırken bireysel deneyimlerimizden pek çok şey öğrendik” diye belirtirken ekliyor “ Artık The Cranberries olarak deneyimlerimizi bir araya getirip birlikte ilerleme zamanı geldi”

Yedi senenin ardından birlikte sahnelere dönmeyi ve konserlerinde hayranlarıyla yeniden bir araya gelmeyi sabırsızlıkla bekleyen THE CRANBERRIES’in Avrupa turnesi 5 Mart 2010 tarihinde Lille, Fransa’da start alacak.

THE CRANBERRIES’in Türkiye’de ki hayranlarıyla buluşması ise 22 Temmuz 2010 akşamı İstanbul Maçka Küçükçiftlik Park ve 23 Temmuz Cuma akşamı da Çeşme’de olacak.

Çeşme’de gerçekleşecek konserin, müzikseverler ve THE CRANBERRIES grubunun Türkiye’nin dört bir yanındaki hayranları için en büyük avantajı ise, konsere katılmak isteyen ve İstanbul dışında yaşayan müzikseverlerin yaz tatillerini, THE CRANBERRIES Çeşme konser tarihine denk getirebilme imkanı olacak.

Ayrıntılar: www.thecranberriesturkiyede.com

Geniş bilgi: The Cranberries, Rock müzik grubudur. 1988 yılında The Cranberry Saw Us adıyla kurulmuştur. 2003 yılından beri grup üyeleri müzik kariyerlerine yalnız başlarına devam etmekte iken 2009 yılında grup tekrar birleşmiş ve konserlerine başlamıştır. Grup solisti Dolores O’Riordan,gitaristi Noel Hogan,basisti Mike Hogan ve davulcusuda Fergal Lawler dır.


Mekan: Küçükçiftlik Park

Bilet Fiyatları: Normal: 78,00 TL
Sahne Önü: 165,00 TL

Ön bilgi: – İndirimli dönem biletleri sınırlı sayıdadır.

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Akbank Sanat, (İstanbul)Transit-Topos Sergisi'ne Ev Sahipliği Yapıyor


Küratörlüğünü Ali Akay'ın yaptığı (İstanbul) Transit -Topos sergisi,26 Mayıs-03 Temmuz 2010 tarihleri arasında Akbank Sanat'ta sanatseverlerle buluşuyor. Claude Closky, Brice Dellsperger, Wang Du, Laurent Grasso, Seza Paker, Nasan Tur gibi sanatçıların eserlerinin yer aldığı sergi, dönüşüm, geçiş ve zaman içindeki değişimlerin görünürlüğü ve görünmezliğinin alanı olarak şehirin güncel vaziyetini ele alıyor, sorunsallaştırıyor. Parantez içindeki bir İstanbul, şehrin kendisinden ve kendi imgelerinden çok, yolladığı işaretlerinin açılımları üzerinde duruyor.

İstanbul, kültürlerin kozmopolit yapısıyla, değişime açık, içinde her zaman yabancılıkların bulunduğu bir şehir olarak, eserleri sergilenen çeşitli sanatçılar için de bu anlamda bir etkileşim alanı haline geliyor. Bir topografya alanı ve tarihin katmanlarının üstüste gelerek zamanları aynı mekana toplayan, şimdiki zamanla gelecek zamanı neredeyse kristal bir şimdiki zamanda birleştiren şehir, aynı zamanda bir megalopol olarak küreselleşmiş bir dünyanın önemli geçiş merkezlerinden biri haline geldi. Bu alan bir topos olarak katedien, geçilen, etki alınan ve etki veren bir mekan olarak birçok uluslararası sanat eserinin geçtiği bir alandır. Bu geçiş alanı topos'un etrafında dönen sergide sanatçılar İstanbul'u küreselleşen dünyanın önemli geçiş merkezlerinden biri olarak görünürlüğü ve görünmezliğini sorguluyor. İstanbul'dan dünyaya açılan bir coğrafyanın kapalılığından çok geçirgenliğini düşündürüyor: Avrupa'dan Uzak Asya'ya açılan tüneldeki mekanların geçişliliğinin dünyasında oluşumuz üzerine odaklanıyor.

Serginin ilk aşaması 28 Mart - 24 Nisan 2010 tarihleri arasında Paris Passage de Retz'te düzenlenmiştir.

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Yerebatan Sarnıcı'nda 'Venedik Rüyası'

Su Üstünde Avrupa İstanbul 2010 Şenliği kapsamında, İtalyan cam sanatçılarının yapıtlarından oluşan "Venedik Rüyası" sergisi ziyarete açıldı.
Simonetta Gorreri’nin sanat yönetmenliğinde düzenlenen sergide, İtalyan cam sanatçıları Maria Grazia Rosin, Candida Ferrari, Heidi Bedenknecht Defelice ve Cristiana Moldi Ravenna’nın hazırladığı cam eserler, özel video yansıması ve müzik eşliğinde aydınlatılarak sergilendi.

Serginin küratörü Simonetta Gorreri ise sanat hayatında yıllardır sanat ve su ilişkisi üzerine çalışmalar yapan çok özel bir insan. Görülmeye değer bir çalışma olmuş. Özellikle özel videoların yansıması Yerebatan' ın mistik dokusu ile birleşince muhtteşem sonuçlar doğurmuş.

Sergi kıvamındaki bu  güzel çalışma 31 Temmuz' a kadar görülebilir.
Keyifli seyirler şimdiden :)

16 Temmuz 2010 Cuma

Tatarlı Tümülüsü Mezar Odası' na sonunda kavuştuk !!!

Yapı Kredi Vedat Tör Müzesi, ' Tatarlı - Renklerin Dönüşü' sergisine ev sahipliği yapıyor. 26 ylüle kadar ziyaret dilebilecek olan sergi tarihseverleri heyecanlandırıyor. Tören ve efsane sahnelerinin resmedildiği ahşap mezarı mutlaka görmeli herkes.
Bu mezar odasının pek çok kısmı şerefsiz :) tarihi eser kaçakçıları tarafından Almanya' ya kaçırılmış ancak uzun ve kapsamlı bir proje ile yeniden iade edilmişti. Darısı Avrupa şehirlerinde hatta müzelerinde sergilenen diğer tarihi eserlerimizin başına diyelim ve şimdilik Tatarlı Tümülsü ile idare edelim  :)..

Ünlü fotoğrafçı ile dünya turu...

     Amerikalı haber fotoğrafçısı Ron Haviv' in dünyanın pek çok yerinde çkmiş olduğu birbirinden güzel fotoğraflardan oluşan sergisi 25 Temmuz tarihine kadar PhotoWorld Fotoğraf Merkezi' nde olacak.
Haviv VII  Fotoğraf Ajansı' nın 7 kurucu üyesinden biri. Pek çok da özül kazanan fotoğrafçı, çok da fazla tarzım olmasa da belgesel fotoğrafın yaşayan başarılı fotoğrafçılarından biri.Fotoğraf severlere duyrulur :)

sun.day.sky

Müziksiz festival olmaz diyenlere: sun.day.sky, bu sene ana sahnesinde WUFI ve 123’ü ağırlıyor! Plak Pazarı’nda gün boyunca Djler müzik çalıyor!

sun.day.sky’da, sunny.easy.music by Ahmet Güneş ile sabah saatlerinde başlayan müzik keyfi, 17 Temmuz Cumartesi akşamı Electronik Funk’ın Türkiye’deki başarılı temsilcilerinden WUFI’nin canlı performasıyla devam edecek. 18 Temmuz Pazar günü ise “stereo love” albümleriyle büyük ilgi gören 123, festivalcilere aksel’in hikayesini anlatacak.

Kulağınızı Tamirane’den ayırmayın! Tamirane’de 17 Temmuz Cumartesi saat 16:00’da Jehan Barbur Quartet, 18 Temmuz Pazar ise saat 16:00’da bir Yahya Dai projesi olan Aquavit sun.day.sky için performans sergileyecekler.

santralistanbul ve showhow işbirliği ile düzenlenen sun.day.sky, geçen yıl 5.000 kişiyi ağırlarken, bu yıl 17-18 Temmuz’da bol güneş, iyi müzikler, lezzetli yemekler eşliğinde Plak Pazarı’nda eski plakları karıştırmak, Bazaar alanında kentin genç tasarımcılarının standlarından alışveriş yapmak çocuklarıyla santralPARK’da tırmanma duvarına tırmanmak, tekneler yapıp yüzdürmek veya gün boyuyan gelip yatarak dinlenmek isteyen her kentliyi santralistanbul’a davet ediyor.

Renkli, eğlenceli ama aynı zamanda dinlendirici bir hafta sonu için, santralistanbul’da 17-18 Temmuz 11:00’den akşam 22:00’ye kadar, güneş, gün ve gökyüzünü birleştiren festival sun.day.sky’da buluşuyor olacak!

Babylon sezonu Tinderstick ile açacak...

Bariton bir sese sahip olan grubun ünlü solisti Stuart A. Staples’ın önderliğinde çalışmalarına devam eden grup, canlı performanslarında ve aranjmanlarında piyano, glockenspiel, vibrafon, keman, trompet, klarnet, org ve fagot gibi alışılmışın dışında enstrümanlar kullanıyor. 1991 yılında Nottingham’da kurulan Tindersticks, ismini Yunanistan’da tesadüfen bir plajda buldukları kibrit kutusundan alıyor.
Kendi plak şirketleri Tippy Toe Records’dan çıkardıkları ilk parçaları “Patchwork” ile müzik piyasasına adım atan grup, bunu izleyen yıllarda özellikle orkestra düzeninde gösterdikleri görkemli performanslarıyla ismini duyurmaya ve diğer indie rock gruplarından ayrışmaya başladı. İngiliz grup, üçüncü albümleri Curtains’dan sonra müzikal yönlerini değiştirerek soul müziğin etkisine de girmeye başladı.
Tinderstick alışılmadık bir grup olduğunu çıkardıkları iki farklı parça yayınlayarak ispatladı. Birinci parça; John Barry'nin bir kaç sene sonra Fun Lovin’ Criminals tarafından da yorumlanan ‘We Have All The Time In The World’ adlı parçasıydı. İkinci parça ise bir Pavement coverı olan ‘Here’ oldu. Grup bu iki parçayla, ne tür bir müzik olursa olsun rahatlıkla çalabileceklerini ispatlamış oldu.2005 yılında grubun efsanevi solisti Stuart A. Staples kendi solo çalışmalarına ağırlık vermeye başladı ve 2 albüm yayınladı. 2008’te tekrar stüdyo çalışmalarına başlayan grup bu sene 8. Albümleri “Falling Down A Mountain”’ı yayınladı. Grup kendi çalışmalarının yanı sıra Trouble Everyday ve White Material gibi alternatif Fransız filmlerinin müziklerini de hazırladı.
Babylon yeni sezona 21 Eylül'de Tindersticks ile merhaba diyecek.

Massive Attack Istanbul' dan geçti

Massive Attack Turkcell Kuruçeşme Arena sahnesindeydi. Kısa ama enfes konsere arka plandaki ekrandan geçen yazılar damgasını vurdu.
Haberini çok önce almış, meraklanmaya başlamıştık Massive Attack konseri için. Yeni albümü “Heligoland”in şubat ayında raflarda yerini almasıyla heyecanımız katlandı. Temmuz ayı geldiğinde ise geri sayım başladı; dün akşam Turkcell Kuruçeşme Arena’da hayranlarını fazlasıyla memnun eden bir konser verdi İngiliz ikili Massive Attack. En iyisi biz başa  dönelim…
Konser öncesinde vokalistleri hazırladı bizi geceye, tek başına sahnedeydi yüzünde maskesiyle. Önceleri çok kalabalık olmayan alanda volta atan Cem Yılmaz’ı görmek de mümkündü. Hatta o sıralar, içeriden çok dışarısı kalabalıktı. Konserin başlama saati ise neredeyse 10’u buldu.
Daha önce de defalarca İstanbul’a uğrasalar da benim için bir ilkti bu konser, Massive Attack’in canlı performansıyla ancak tanışabildim. İki kelimelik izlenimim ise şu: Çok başarılılar. Yeni albümden şarkılarla açtıkları konserde, ben dahil herkesin beklediği ‘Angel’, ‘Teardrop’, ‘Unfinished Sympathy’, ‘Safe From Harm’, ‘Karmacoma’ gibi şarkıları çalmayı ihmal edilmedi. Ama keşke ‘Live With Me’ ve ‘Butterfly Cought’ da çalınsaydı dedik.
Popüler kültüre bir güzel "laf sokuldu"
Massive Attack hayranlarını en meraklandıran kısım ise ‘Inertia Creeps’in çalındığı dakikalardı. Görsel olarak da başarılı olan konserde, ‘Inertia Creeps’ boyunca arka plandaki ekrandan yazılar geçti. Popüler kültüre bir güzel “laf sokuldu”. Aklımızı kurcalayan mevzular kısa ve öz olarak irdelendi. “Demet Akalın kendi klibini kendi yönetti”, “Ayşe Özyılmazel, Şahan’la teknede yakalandı” gibi “gereksiz” bilgiler sorgulandı. Uzun zamandır derdi bitmeyen Youtube’a da el atılmıştı, “Youtube: Yasak krallık” yazısı en çok alkış alan yazı oldu. Mavi Marmara da unutulmadı elbette, çalınan şarkı ona adandı.
Merak ettiğim mevzu şu: Massive Attack ne dedi de arkadaki yazılar hazırlandı? Dünyaca ünlü grubun ne işi olur Demek Akalın’la bilmem kimle?… Gereksiz yaratılan gündeme de laf söylemek elbette gerekli, ama yazıların kimin tarafından hazırlandığı yine de merak uyandıran bir mevzu.
Gelelim “diğer”lerine… Bir Kuruçeşme Arena klasiği oldu artık uzayıp giden tuvalet sıraları; millet tuvalete gireceğim derken 500 metrelik kuyruk beklemekten konser izleyemiyor. Kızlar tuvaletinden umudu kesip erkekler tuvaletine girmek isteyenler ise “görev”lerini yapmak isteyenlerce apar topar kapı dışarı ediliyor. İçki kuyruğu deseniz yürümüş gitmiş. Mini mini bardaklarda pahalı içkiler, konsere bir gün kala bilet fiyatlarında yapılan indirimler can sıkıyor. Ama Massive Attack’in nefis konseri, yine bunları unutturmayı başarıyor.